Monday, August 30, 2010

Tatil eğlencesi, birçok "cuma eğlencesi"

Bugünün tatil olması şahaneydi. Nihayetinde günler günler sonra bir şekilde, bir nebze olsun dinlendiriciydi. Uzun uzun zamandır cuma eğlencesini yazmıyordum. Hoş bugün de cuma değil ama madem tatil, madem Emmy'ler verildi o halde neden bugün cuma gibi olmasın...





Müthiş sevdiğim (!) insanlardan başlıyorum. Heidi Klum. 4. çocuğunu da doğurdu ve artık herhalde rahatladı diyeceğim. Ya da umuyorum. Elbette 4 çocuk için veya hiç çocuksuz biri için bile harikulade bir vücudu var. Ama yani işte. Bir şey var olmayan, gitmeyen, muhteşem gelmeyen. Ya da ben bir insanın vücudu muhteşem diye hayranlık duyanlardan değilim. Yüzünü ve gülümsemesini sevmiyorum mesela. Fazlasıyla sırıtıyor fazlasıyla düzgün. Sıradana bile kaçıyor düzgünlükte. Elbisesi de Marchesa ultra ultra mini, ultra ultra harikulade ama sıkıcı işte. Hiç de olmamış. Ha nesi olmamış denilirse, her şeyi olmuş da olmamış işte. Fazlasıyla "mükemmel ve kusursuz".



Soldaki sarışın 90'ların başında Jane Campion tarafından çekilmiş The Piano filmindeki dilsiz kadının küçük kızını canlandıran hatta bu rolle oscar almış oyuncu. Büyüyünce çirkinleşmiş ama gel gör ki vampirler dünyasında epey popüler hatta rol arkadaşı ile de evlenmiş durumda. Elbisesi güzel duran ama pek de güzel olmayan tarzda. Ancak herhalde bir saygı niteliğinde giyilmiş olabilir çünkü Alexander McQueen imzalı. Yani dahi tasarımcı imzası olması bir elbisenin muhteşem olmasını gerektirmiyor.

Kız hoş elbise hoş ama nedense beraber olmamışlar. Kız bence epey hoş ya da The Devil Wears Prada 'daki kızıl saçları ve lacivert ojeler çok hoştu, kooldu ama belki rolun gereğiydi bilmiyorum ama beğeniyorum genelde Ama burada sönük duruyor. Elbise Dior ve cidden de güzel bir elbise ama rengi bu kadar beyaz tenli birisi için fazlasıyla "uçuk" bir mavi. Aksine daha koyu daha çarpıcı bir renk olmalıydı. sanki. Bir de kız yüzüne bir şey mi yapmış acaba? Fazla gergin duruyor, facelift garip şey, çok çekik durabiliyor, yaptırmak mı yaptırmamak mı bilemiyorum zor karar.

Herhalde Emmy'lerde beğendiğim birilerini bulamayacağım. Eski bir gençlik dizisinin aktrisi. M6 gösterirdi Fransa'da oradan hatırlıyorum. Kıvırcık saçları ile ekranı kaplıyordu. Daha geçen gece yemekte konuştuk "kıvırcık saç" hadisesinin beğenilip beğenilmediğini ve ben bir kez daha anladım ki hiç beğenmiyorum. Güzel kıvırcığı olan herhalde yeryüzünde çok az insan var ve nedense benim hiç hoşuma gitmiyor. Kadında da erkekte de. Bu kız da hoş bir kız. Biraz hüzünlü ifadesi var ama hoş. Elbisesi de epey güzel. Ama benim için ikisi de fazlasıyla sönük fazlasıyla mütevazı fazlasıyla görüp de fark edilmeyen cinsler. Tarz meselesi. Sanıyorum ben böylesine sıradan olabilen insandan da tarzdan da hoşlanmyorum.
Oh be! Nihayet! İşte elbise ve tabii işte onu taşıyabilen Edie Falco. Yani ismini televizyon tarihine efsane Tony Soprano'nun hanımı olarak yazdırdığı. Elbise de Bottega Veneta. Ah, Bottega Veneta. Nasıl da güzel bir markadır. Nasıl içine sığamadığım markadır. J.A.'ya esip de bir gün beni alışverişe çıkarttığında indirimdeki Bottega Veneta'ları çok beğenip "dene" dediğinde, içine rahatlıkla girip-hani şu reklamlardaki uzun uzun uçuşanın- belinin de olup ama göğsünün kapanmaması beni resmen yıkmıştı. Hayır, hiçbir şekilde kapanmadı göğsün kenarındaki o çıtçıtlar. Her türlü çabama rağmen, bir büyük bedeni de yoktu. Hüsran!

Mad Men dizisinin güzel kadınlarından. Daha önce de yazmıştım yne buradan ama güzel sarışınlardan kendisi. Hem güzel hem de hafif arıza bir hali var. Çoğunluk üzerindeki Versace Atelier elbiseyi beğenmemiş oysa ben epey başarılı buldum. Kumaşı hariç ama renk ve kesim harika. Tam ödül törenlik. Ne yani sönük mü ağırbaşlı mı giyinmek lazım? Aktris ve aktörlerden söz ediyoruz yani ilgi çekmeyi, ilgi görmeyi, bakılmayı seven insanlar, January Jones da gayet bakılası insanlardan.
.
Ve güzel insanla bitiriyorum. Mad Men'nin seks bombası ilan edilen, yine Amerika'da en seksi kadın seçilmiş Christina Hendricks. Ben şahsen pek beğeniyorum. Kızıl saçları, beyaz teni, normal insan hatlarındaki vücudu ile tamamdır (söylüyorum denediğim bottega'ya bu göğüslerle o da giremez). Ayrıca bir başka sebebi de var-isveçli, sen anladın onu!. Elbisesi güzel değil püskülleri çirkin, Zac Posen yapmış, bence çirkin bu kadın çok daha güzelini taşımalı. Bu kadar biter gider forever Christina derim ayrıca.

1 comment:

M. said...

bu kadın hangi barlara gider bul bana! gidip bakmak istiyorum orda nasıl durduğuna...