Monday, December 14, 2009

İçimizdeki narsistler

Kendini biraz beğenene, biraz olsun aynaya fazla bakana, büyük ölçüde kendisi ile barışık olana hemen "narsist" etiketi yapıştılır. Oysa narsistlik bu kadar basit ve tehlikesiz bir ruh hali, kavram değil.
İşin daha ciddi daha vahim tarafı "içimizdeki narsistler"de ortaya çıkıyor. Bunlar böyle dışardan bakınca uyumlu, öyle dünya güzeli değil ama bir şekil tutturmuş, mütevazi yaşıyor gibi gözüküyor ama içten dışarı çıkmayı bekleyen bir narsist var. O kadar ki hiç kendisine veya karşısındakine dahi bakmadan dünyanın kendi etraflarında döndüklerini sanıp her şeyi kendi üzerlerine alıp bir de bunun üzerinden fantastik yorumlar yapabiliyorlar (hele yorum kısmı çok ilginç çünkü bu içimizdeki narsistler karşısındakini çok iyi tanıdığını, onu çoktan çözmüş durumda olduğunu iddaa ettiği için öyle beklenmedik psikolojik ve sosyolojik yorumlar gelebiliyor ki "peki" demek en iyi cevap oluyor). Çok ilginç olabiliyor insanoğlu. Hayır, merak ediyorum bu egolar ne zaman bu kadar şişti? Hayır biliyorum ben it ve kötü görüntümden kaybediyorum. Kahpe kader ya! Bir şu Sistine Madonna'sı gibi olamadım ki içimde planladığım tüm oyunları masum yüzümle kapatayım, herkesi inandırayım, hatta ağlayayım gözlerimden akan gözyaşları gözlerimin renginde aksın.

whatever...

P.S. sabah sabah boşuna yorum yapıp, kendin söyleyip kendin inandın. aynen kendin pişirip kendin yediğin gibi. yani her zamanki gibi. olmayana inanma halin. c'est bien classique, quoi. ama ben içimizdeki narsistleri değil, içimizdeki irlandalıları seviyorum. forever.

No comments: