cavit, sb sıra arkadaşı b.i, sp günleri sınıf arkadaşı e., eğlence, pöti hediyeler, yeni rakının yenisi, çiroz - tabaklarca yiyebilirim-, elbette ahtapot, elbette küçük köfteler, elbette ev yapımı müthiş acı hardal, elbette "ya ben biraz eve hardal alayım mı şöyle küçük çay bardağına koyarsınız yine", elbette dedikodu, elbette eski günlerin dalgası, elbette b.i. ile fantastik "cinsiyetsiz seviyesiz" ilişkimiz, elbette "evlen düğünde sana inci, sana da yüzlüklerden atkı takacağım", " eğer düğünümde ceketini beline kravatı da kafana takıp dans edecek kadar sarhoş olmazsan eğlenmezsen zaten gelme", elbette komik konular, elbette garip konular ve elbette "şahane hayatımız var" birlikteliği, fantastik dostluğu...
p.s. refik artık eski refik değilken, yakup zaten adi ve pisken civarda gidilecek tek meyhane cavit'tir. yazık c.d. filan yakup'a gidiyor, iyi de para kazandırıyor, yazın karşılıklı oturuyoruz kadeh kaldırıyoruz ama ben söyleyeyim yakup denilen adam meyhanecilikten filan anlamaz, her şeyi amcaoğlu refik'ten öğrenmiş ama kurduğu meyhane imparatorluğu üzerindeki hakkını layığıyla geri ödememiştir. ne amcasına ne de başkasına. amcasını karısı öldükten sonra yapayalnız bırakmış, yıllarca yarenlik ettiği dostum dediği esnaf dostunu kötü gününde yalnız bırakmış bir adamdır. şahsen de sevmem. a. ailesi olarak da sevmeyiz. j.a. yıllarca refik'e gidip adımını atmış değildir, hatta net ifade ile "yılık" der kendisi için. "yılık" adam da, kadın da, esnaf da hiç çekilmez, hele yılık meyhaneci uzağımda dursun.
p.s. (2) "gelmeyen top mu fenerli mi" cümlesine -eğer becerebilirlerse- gereksizler takımı yorum yapmasın. anotherstar, b.i, e. arasında bir hadise; çoğalmaya gerek yok, yapışmaya ise hiç gerek yok.
p.s. (3) dizilerdeki özlü sözlere takık olan ben değilmişim. takıkmışız ama üçümüz de dizileri pek seyretmediğimiz için konuya tam vakıf olamasak da birkaç cümle bize bütün gece yetti.
"erkek adam gülmez, güldürür" veya "erkek adam özlemez, özlenir" cümleleri ve kurtlar vadisi erkek kültürü bence epey düşündürücü. bunları seyreden bir sürü küçük çocuk var ve ne yazık ki öğrendikleri kıpırdamayan tepki vermeyen gülmeyen duygularını göstermeyen, gülmenin duygusallığın yakışıksız olduğunu dile getiren erkek figürü oluyor . bravo. ilerisi açık bu ülkenin-cidden.
"ezel" dizisi'ndeki kutsal dayı özlü sözlerini hatırlayamadık ama cansu dere'nin gözlerini devire devire söyledikleri ... aman yarabbim. bir kız böyle şeyler söyler mi diye düşündük ama galiba diyorlar. misal gözlerini devirerek büyüterek hayranlıkla erkeğe bakan cansu dere karakteri - "bir şey söyleeee. ama hadi güzel bir şey söyle...ama hayal kurmak da mı yasak? peki düşüncelerinle yalnız kaldığın o yerde ben deeee var mıyımmm???"
kimse kusura bakmasın ama bu tarz laflarla kadınlar "aptal" ve "erkeğe bağımlı" gösteriliyor ve yine bir sürü küçük kız çocuğu bu kızlara özenip onlar gibi konuşuyorlar, bu "ben de var mıyummm orada" gibi "dependant" bir anlayışı öğreniyorlar. birey olmak yerine. hoş zaten adamların çoğunun da istediği bu değil mi? bravo. ilerisi açık bu ülkenin-cidden.
1 comment:
ikisi de aynı kapıya çıkar...
k.
Post a Comment