Sabah bence kötü bir gazete. Bünyesindeki birkaç düzgün gazeteci dışında gayet gereksiz insanlarla dolu, alınmasına gerek duyulmayan bir gazete. Bu gazetede varolan ve cahillikleri ile yer işgal eden insanlardan birisi de Şirin Sever (eskiden en büyük cahil balçiçek pamir'di. o yollanınca bayrağı bu kadın çekiyor galiba). Okumadığım bir gazete olduğu için kendisinin pek farkında değildim ama işte etraftan insanlar, takipçileri bir şekilde haberdar olmama sebebiyet verdiler. Keşke vermeselerdi! Resmen vakit kaybı (buna da bugünden itibaren son vermek lazım).
Kendisi bugünlerde Dublin'deymiş. İrlanda Cumhuriyeti'nin başkenti olan Dublin. Anladığımız kadarıyla kendisini Jameson sponsorluğunda yapılan film festivali için davet etmişler, o da kendi tabiriyle bu "yağmurlu, melankolik ve sıradan" şehirde bulunmaktaymış.
Sıradan şehir dediği yer Dublin. Oscar Wilde, James Joyce, Samuel Beckett, William Butler Yeats gibi isimlerin şehir olan, kimilerinin belki de Avrupa'nın en eski üniversitelerinden olan Trinity College 'a sahip olan, Ulysses veya The Dubliners gibi romanlara ev sahipliği yapan, U2 'nun şarkılarında geçen "sıradan şehir" Dublin. Kendisi Ankaralı galiba, o yüzden sıradan şehirden sıkılmasını anlıyorum ama Dublin herhalde iyice onu bunaltmış. Gitmiş Bono'nun oteline ama hiç beğenmemiş, zevksiz bulmuş. Olabilir tabii kişisel tercih bir itirazım yok ama oralara gideceğine kadar kendisini James Joyce Müzesi 'ne doğru alsaydık veya St. Patrick Katedrali'ni gezseydi. Hani biz sponsporluk davetleriyle şehir ülke gezmedik ama bunları gece yatmadan önce okuduğumuz kitaplardan, seyrettiğimiz filmlerden (kendisi clive owen'a the closer'da kitlenmiş. o halde şöyle söyleyelim biz onu robert altman imzalı muhteşem gosford park filminde görüp kendisine kilitlendik), çevirdiğimiz ansiklopedi sayfalarından biliyoruz .
Kıssada hisse Şirin Sever Sabah'taki Balçiçek Pamir tiplemesi kontenjanını dolduran insandır. Biri sarışın diğeri kumral; biri at dişli, diğeri tombul yanaklı; biri notre dame de sion mezunu olup fransız şanson geleneği temsilcisi aznavour'un ermeniliğini bilmeyen; diğeri marmara basın yayın mezunu olup röportaj yaparken sorduğu soruların idrakine varmayan.
Of sıkıldım daha fazla yazmayacağım ellerime yazık.
Bu cahillik ve varoşlukla muhtemelen kendisi malt viskiye buz atandır ama bu Jameson daveti olduğu için bol buzlu içilebilir. Ne de olsa blend viski. Olsun irlanda ya, dert değil. I'm a dubliner da peki ya sen Şirin? Pardon sıradan şehir demiştin sen!
P.S. bu arada dublin'deki pub'lardan bahsetmiş kendisi. içerde sigara içilemiyor ama dışarda içiliyor şirin hanım. hatta çok eğlenceli oluyor herkes kapının dışında, sigara içmeyenler bile ellerinde bira ile kapının dışına çıkıp sigara içiyorlar, herkes birbiri ile konuşuyor tanışıyor. biz çok eğlendik öyle ama sen neden uyum sağlayamadın merak ediyorum.
P.S.(2) şaşırdığım bir başka nokta ise kendisi hiç irlanda aksanından bahsetmemiş. şaşırdım! farklıdır irlanda aksanı. kuzey irlanda farklıdır, güneyi ise daha farklıdır. kendisine bu kadar sıradan gelen bir yerde eğlence olmuştur haliyle ama acaba can she speak english? yani mutlaka konuşuyordur ama işte herkes konuşuyor bir şeyler.
Kendisi bugünlerde Dublin'deymiş. İrlanda Cumhuriyeti'nin başkenti olan Dublin. Anladığımız kadarıyla kendisini Jameson sponsorluğunda yapılan film festivali için davet etmişler, o da kendi tabiriyle bu "yağmurlu, melankolik ve sıradan" şehirde bulunmaktaymış.
Sıradan şehir dediği yer Dublin. Oscar Wilde, James Joyce, Samuel Beckett, William Butler Yeats gibi isimlerin şehir olan, kimilerinin belki de Avrupa'nın en eski üniversitelerinden olan Trinity College 'a sahip olan, Ulysses veya The Dubliners gibi romanlara ev sahipliği yapan, U2 'nun şarkılarında geçen "sıradan şehir" Dublin. Kendisi Ankaralı galiba, o yüzden sıradan şehirden sıkılmasını anlıyorum ama Dublin herhalde iyice onu bunaltmış. Gitmiş Bono'nun oteline ama hiç beğenmemiş, zevksiz bulmuş. Olabilir tabii kişisel tercih bir itirazım yok ama oralara gideceğine kadar kendisini James Joyce Müzesi 'ne doğru alsaydık veya St. Patrick Katedrali'ni gezseydi. Hani biz sponsporluk davetleriyle şehir ülke gezmedik ama bunları gece yatmadan önce okuduğumuz kitaplardan, seyrettiğimiz filmlerden (kendisi clive owen'a the closer'da kitlenmiş. o halde şöyle söyleyelim biz onu robert altman imzalı muhteşem gosford park filminde görüp kendisine kilitlendik), çevirdiğimiz ansiklopedi sayfalarından biliyoruz .
Kıssada hisse Şirin Sever Sabah'taki Balçiçek Pamir tiplemesi kontenjanını dolduran insandır. Biri sarışın diğeri kumral; biri at dişli, diğeri tombul yanaklı; biri notre dame de sion mezunu olup fransız şanson geleneği temsilcisi aznavour'un ermeniliğini bilmeyen; diğeri marmara basın yayın mezunu olup röportaj yaparken sorduğu soruların idrakine varmayan.
Of sıkıldım daha fazla yazmayacağım ellerime yazık.
Bu cahillik ve varoşlukla muhtemelen kendisi malt viskiye buz atandır ama bu Jameson daveti olduğu için bol buzlu içilebilir. Ne de olsa blend viski. Olsun irlanda ya, dert değil. I'm a dubliner da peki ya sen Şirin? Pardon sıradan şehir demiştin sen!
P.S. bu arada dublin'deki pub'lardan bahsetmiş kendisi. içerde sigara içilemiyor ama dışarda içiliyor şirin hanım. hatta çok eğlenceli oluyor herkes kapının dışında, sigara içmeyenler bile ellerinde bira ile kapının dışına çıkıp sigara içiyorlar, herkes birbiri ile konuşuyor tanışıyor. biz çok eğlendik öyle ama sen neden uyum sağlayamadın merak ediyorum.
P.S.(2) şaşırdığım bir başka nokta ise kendisi hiç irlanda aksanından bahsetmemiş. şaşırdım! farklıdır irlanda aksanı. kuzey irlanda farklıdır, güneyi ise daha farklıdır. kendisine bu kadar sıradan gelen bir yerde eğlence olmuştur haliyle ama acaba can she speak english? yani mutlaka konuşuyordur ama işte herkes konuşuyor bir şeyler.
No comments:
Post a Comment