Başlayan rédaction günleri, yazılan ilk sayfa mutluluğu, sabahın köründe asla açık olmasını beklemediğim Kanyon ve sabah erken toplantısı, buluşması; İ.K.'nın mini doğumgünü kutlaması; (mutlulukla) hala Radio Days deyip çıkışında hiç beklenmedik şekilde- şahin gözlerim sayesinde- yaşanan R. tesadüfü ile pastane masasında yine beklenmedik şekilde eğlenceli geçen kısa görüşme; pastırma yazının taçlandırdığı cuma mutluluğunun yine ve yeniden beklenmedik şekilde artıp Sabahattin'de öğlen rakısına dönüşmesi; pek özlediğim Fuket'i cumartesi trafiğinde gecikmeli ve müthiş "grafiker abla" olarak görmem, yine efsane ilgisizlikteki garsonlar derken en azından güzel servis ve güzel yemeklerin şaşmayacağı Cavit ve hafta içi günkü mini kutlamadan asıl kalabalık doğumgünü kutlamasına dönüşmesi, içilenlere ve yenilenlere rağmen never on sunday hafifliği ile haftayı kapatmışken, pazartesi ile başlayan haftanın tatillere bölünmesi, aylar sonra gelen İsveçli ile mi-journée geçirilen gün ve gün ortası yemek masası, gün ortası dedikoduları, gün ortası anlatılanlar, gün ortası söylenenler, "şoktayım" duygularının telaffuzunu sonuna kadar hakeden televizyon programları, "hoşbuldum" ve "tesssekkür ederim" dünyasındaki gülünen ama ağlanacak haller ile devamın gerekliliği...her türlü çirkinliğe, gerçekliğe, yaşanan korkunç üzücü olaylara rağmen devamın gerekliliği.
P.S. Rédaction hala tek sayfada duruyor. Ama dedikleri gibi başlamak işin yarısını yapmak gibi bir şey.
P.S. Rédaction hala tek sayfada duruyor. Ama dedikleri gibi başlamak işin yarısını yapmak gibi bir şey.
No comments:
Post a Comment