Saturday, July 12, 2014

İnce çizgi

Aslında hayatta her şey bir şekilde herkes için ince çizgi üzerinde ilerliyor. Her şeyin kendisine göre bir dengesi, bir kırılma noktası, kabul edilip edilemeyeceği bir yönü ve tabii geri dönüşü olmayan bir duruşu var. Bir şekilde herkes kendi hayatında öyle veya böyle kendisine bir yol seçiyor ve onun üstünden ilerliyor. Yolunu kah farkına vararak, mümkün olduğunca kendi iradesince seçimler yapıp sonuçlarına iyi kötü katlanarak bilinçlice ilerliyor ilerlemeye çalışıyor; kah o dönem etrafı, çevresi, ailesi, arkadaşları, kişisel hırsları, maddi eksiklikleri, içinde kalan ukteleri, varmış gibi gözüken ama hiç olmayan şahsiyeti, kimliği kısacası o dönemde esen hava ona neyi seçtiriyorsa onu seçiyor. Seçimlerin güzel ve bereketli sonuçları kimi zaman hemen kendini belli etse de, kimi zaman sonuçlarının zorlukları soluk rengini daha erken gösteriyor ve bu bilinçlice çizilmiş yol çoğunlukla dirayet, güç ve irade gerektiriyor.

Diğer taraf yani anlık ve günlük kazanımlar peşinde seçimlerini yapanlara ise hayat bir süre gayet şahane geliyor; aktıkça akıyor, isimler varaklandıkça varaklanıyor. Ne var ki hayatta istisnasiz her şeyin bir sonu olduğundan her cennet bahçesi bir gün mutlaka Dante'nin Cehennem'ine dönüşüyor. İşte o gün, zamanında yapılan seçimlerin, verilen kararların, edilen lafların acısı tek tek çıkıyor. Çünkü meşhur ince çizgi çoktan geçilmiş hatta üzerinde seksek oynanmış hale gelmiş oluyor. Cehenneme dönüşmüş cennetten henüz ne olduğunu anlayamadan büyük pişmanlık ile kaçarak kurtulmaya çalışanların taşıdıkları sıfatlar ise "şahsiyetsiz, haysiyetsiz, yalaka, ucuz" gibi kelimeler arasında gidip geliyor. 

Ha, bu arada filler unutmuyor. Bugün belki hayatın rüzgarı bu yönden esiyor ama yarın bambaşka olacağından filler unutmayıp o günleri bekliyor. 
  

No comments: