Sunday, February 9, 2014

Never on sunday




şaşırtıcı şekilde yeni yılın ilk never on sunday'ı olması derken hala güzel hava, korkutucu şekilde kuraklıkla geçecek yaz günlerinin tedirginliği ile cuma akşamı ve radyo günleri'nin başlangıcı derken, heyecanlı derken, mira'nın yanında i.k., reyy. ile açılışı yapıp dakikalarca yanlış kanalı dinleyen # 8'e varış, arada isveçli'den gelen fantastik yorumlar, "gelir o ses merak etme sen", türünden gaz laflar, biraz utanma biraz heyecan biraz da güven derken eğlenceli hadise işte günün sonunda, ama öncesinde boogie boy evinde boogie boy buluşması, perili köşk gibi kapısı, "o, bu, şu, onlar bunlar şunlar" derken geçen saatler ve yine back to the future cumartesi, güneş bahar derken gece yine esintili geceler, yılların missoni 'sinin itsumi için fazlasıyla overdressed oluşu, yine sipariş görgüsüzlüğü, yemeklerin lezzeti derken insanoğlu için yine abartılı yemeler, pazar keyfi, belki uzun zamandır ilk kez hissettiren never on sunday ruh hali, elbette baştakilerin korkunç antipatik halleri, yalancı söylemleri baki kalsa da en azından biz hanemizde direniyoruz. sinirlensek de, üzülsek de, içimizde bekleyen büyük bir öfke mevcut olsa da gerçekten delirmemeye, güne gülümseyerek başlamak için direniyoruz, tepkimizi beklendiği gibi vermemeye çalıyoruz. işte o yüzden hanede never on sunday, ülkede never on sunday...

p.s. tam yedi yıl önce, 2007 şubatında yine bir vesile ile giymiştim. sanıyorum r.'nin doğumgünü içindi. sonraları yine epey sık giysem de bir şubat gecesi giyinme halinin anımsattıkları epey fantastik bir o kadar da komik oldu. hiçbir şey ama hiçbir şey aynı değil ki birinden bahsedeyim. sadece müzikler. dinlenilen müzikler eklenen yeni bir şeyler olsa da asıl dinlenenler hala aynı. bu da yerinde saymaktan ziyade dinlenilenlerin muhteşemliği. yoksa hiçbir şey değişmeden kalamaz. 

p.s. (2) venedik sevmeyen biri olarak tv5'teki bir belgesel resmen venedik'e dair algımı değiştirdi. bayağı bambaşka bir dünyası varmış, turistik kısmının haricinde. büyük bir cehaletle işte, "turistik sıkıcı" deyip geçmişim defalarca. eh, değilmiş, öğrenmiş oldum, karşıma çıktığında da never on sunday resmi olarak da dükkana koymak hoşuma gitti.

p.s. (3) üşenip de pazar sinema seansını eve almak kebapçı televizyonunda kolay oluyormuş. mönü de aynı değişiklik yok, 1 mısır ve 2 içecek dahil. pazar saat 19:00 seansı yer kebapçı sinema salonu film jeune et jolie (kız epey güzel ama eblek, konu fena değil, modern "belle du jour", ebeveyn-çoluk çocuk yanında bizim milleti zorlar da kendi kendine küçük çevre olur) . 

No comments: