Friday, July 19, 2013

Arada yaşananlar, III

              this is manhattanhenge...yılda iki kere oluyor. arada yani!

Demek "arada yaşananlar " veya  "arada yaşamak" diye  bir durum varmış, demek bazen olayların gidişatı "arada yaşanan" birçok hadiseyi de beraberinde getiriyormuş; acarkent gibi dünyanın bir ucundaki kına gecesinden ellerin içine yakılmış kına ile çıkıp da kadim dostum sekvotka'nın bir cumartesi gecesi manasız ve zorbalıkla gözaltına alınışına gitmek varmış, telefonunun çantada kaldığı 40 dakikada dünyanın mesajının aramasının gerçekleşmesi varmış, telaş, heyecan, kıpırdamak- kıpırdamamak, mesaj beklemek gel-gelme, git-gitme derken her şeyin yoluna girmesi, bir şekilde rahatlama, nisbeten sakin pazar ama never on sunday hafifliğinden uzak bir pazar, zaten ramazan zaten kaput, ağırlık hali, haftaya ağır başlayış, sporu tamamen unutmak, gel-gitli haller gibi, "aman gelmesinler" çabası, yüreğimdeki yeşilköy günleri üzerinden bugün yeşilköy çıkışlı mutlu günlere geri dönüş, artık doğuma günler sayan i.k. & geri dönen rey. , tiffany gümüş kaşığı vermek için duyduğum büyük heyecan, benzer heyecanlara dair olarak da hayatın içindekilere dair neredeyse duygularımı tek cümle ile ifadesini çoktan yapmış olan halit ayarcı gibi "ben aldandığımı anladım" halini kabul edişimin daimi mutluluğu, hafifliği ve huzuru; okul halledişleri, yaz aşkım s.; hafta ortası tribün çocukları ile tesadufi buluşma eğlence, chianti, vs derken şak diye karşımıza çıkan mehmet tez ve beraberinde gelen yanlış anlamanın kahkahaları; benzer 2012 fantastikliğini yaşadığımız d. aka louboutin'nin bodrum'daki düğün öncesi ıhlamur'daki nikahı, güzel "gündüz gelinliği", ortancalarla dolu bir bahçenin keyfi, cici'nin bombaları, i.k. 'nın zorunlu birkenstock tercihini kıskanma ile ayakların arnavut kaldırımlı bahçede bitmesi, mutlu gelin ile damat, dışı değil de içi parlayan damat, "tamamdır, oldu bu iş" damat, cidden "tamamdır" gelin ve damat hali, her şeyin olması gereken zamanında olmasının güzelliği,  d. 'nin aynen beklediğim gibi aynen kolundaki söküğe rağmen üzerinden çıkartmadığı güzel ralph lauren ceketi gibi varoş olmayan aksine babaanne mütevazılığı taşıyan yüzüği ile bir kez daha yeni evli-evlilerin parmaklarına çekilen dikkatim ve genç genç insanların korkunç çirkinlikteki (ama tabii bir o kadar pahalı) tek taşları, o parmaklara, o sözde genç yaşam tarzlarına yakışmayan bir anda abuk bir hierarşi varmışcasına sınıf atlattığı düşünülen "pahalı" ve bir o kadar "sıradan" yüzükler, "aman allah bunları parmağıma takmaktan korusun"u düşündüren yüzükler, her zamanki gibi veremediğim pozlar, çirkin çıktığım çirkin fotoğraf kareleri derken...

anlamakta zorlandığım insan halleri, "ben öyle sevmiyorum" davranışları, ve gerçekten anlamakta zorlandığım insan halleri, bir o kadar anlamakta zorlandığım darth vader kavgası, zerre kaale almadığım düşünceleri ile düştüğü acizliğini beyanlarına yansıtmış  başbakanına ölmeye hazır bir yiğit bulut, yine bir o kadar zerre kaale almadığım müktedir insan beyanları ve gülünçlükleri, geri alınan fahri akademik sıfatlar, helal kan helal doktor derken asıl meselenin helal para ve o helal paranın elbette helal insanlara akması filan derken cidden çok da fifi ... eeeeh... hiçbir şey artık eskisi gibi değil. ne toplumsal ne de kişisel hayatta...

   






No comments: