Okan Bayülgen'nin karısından gelen "kudretli kocam"dan sonra bir başka güzel açıklama daha bir başka güzel (!) kadından geldi. 90lı yıllar tüm dünyada Stephanie'nin, Claudia'nın, Cindy'nin, Linda'nın hakimiyet sürdüğü top modeller yıllarıydı, bizde de komik ve küçük ölçekli tezahürleri yaşanıyordu.
İşte bugün zengin, ünlü ekseriyetle çirkin adamlarla evli, her daim bakımlı, ameliyatlı, botokslu kutsal annelerin çoğu 90ların sonu 2000lerin başında Türkiye sınırları içerisinde top modelliği icra edip, "maraba televole"ye röportajlar veriyorlardı (röportajlar people'a verilemeyeceğine göre...günün sonunda ülke belli, sınırlar belli ama asıl önemlisi herkesin çapı belli).
Bugün "sağolsun kocam izin verdi de gece ayrı ayrı çıkıp eğlendik" lafını eden de The Last Days of Disco misali "The last days of top modelling" döneminin parlak isimlerinden, unutulmayacak "tostumu yedim bekliyorum" skandalının kahramanı. Beğeneni çoktur tahminimce de benim gibi esmer sevmeyenler için neredeyse bakamayacağım kadar kötü bir tip. Ama mesela o değil.
Mesele ikiyüzlülük, mesele kişinin özellikle de kadınların kendilerini böylesine bir yerde konumlandırması...
Mesele ikiyüzlülük çünkü madem kocası vs konu olmuş, o halde kendisi daha evlatlarıyla kutsallığa adım atmamışken, yüzüğü filan da takmamışken, kocasının malum tost skandalını unutmayıp ilk başlarda kendisini "kolay kız" olarak gördüğünü ifade ettiği laflarını hatırlamak lazım.
Mesele ikiyüzlülük çünkü insanların hayatlarına birisi girdiğinde-özellikle de kadınların- daha doğrusu kancayı takmayı düşündükleri, bağlamak için çabaladıkları birisi girdiğinde sanki geçmişleri, karakterleri, haysiyetleri yokmuş gibi davranmaları. Doğru; kesinlikle çok acıklı bir durum ama gerçek ne yazık ki bu. İstisnaları var ama çoğunluk olmadığı gibi davranan, önceden sevmediği futbol, spor gibi hobileri seven, önceden yediğini artık yemeyen, önceden savunduğunu oğlana karşı çıkmak olmasın diye savunmayan, önceden giydiği ona pek yakışan açık (!) kıyafetlerini oğlan laf etti diye giymeyen, önceden sevdiği arkadaşlarını sırf oğlan sinir oluyor tahammül edemiyor diye sevmeyen, görmeyen, arkadaşlıklarını kafasında kurguladığı hedefine ulaşana kadar beklemeye alan rafa kaldıranlardan oluşuyor.
Mesele ikiyüzlülük çünkü insanoğlu etrafa, çevreye belirli lafları ederse içinde bulunduğu mış gibi hayatın olmadığını düşünüyor, kendisini ona inandırıyor.
Mesele bir kadının kocasından izin almasından ziyade bundan da gururla bahsetme durumunda olması. Mesele ilişkide yalan söylememek, ortak yaşamda elbette birbirini gündeliğinden haberdar etmek değil. Mesele bir insanın hayatını beraber sürdürdüğü, beraber yaşadığı, evlendiği kişiden izin alması, kimi zaman fiziksel ve manevi şiddet görme veya transparan veya mini etek gibi kıyafetleri "sevgilim beni kıskanır" diye giymemesi ve bundan da "sevgi" ifadesi gibi bahsetme hali.
Mesele insanın kadın veya erkek farketmez, kendisi gibi olmaması, cümle aleme göstermek istediği mis gibi hayatının aslında mış gibi oluşu, beraber olduğu insan üzerinden kendisini şekillendirmesi, haliyle kendi kişiliğini oturtmamış olması ve günün sonunda kendi kararlarını kendisi veremiyor oluşu.
Mesele -en azından benim için- bir insanın kendi kendisini soktuğu küçük halinden rahatsızlık duymayıp, bunu gururla göstermesi. Bugün Çağla Şikel'dir böyle "kocamdan izin aldım da çıktım" açıklamaları yapan, yarın etrafımdaki en yakın kız arkadaşım. Hiç farketmez. Her halukarda ben onlar adına rahatsızlık duyuyorum ve şahsiyetsizlikleri adına utanmamaya çalışıyorum. İşin komiği göstermeye çalıştıkları happily ever after dünyanın hiç mi hiç inandırıcı olduğunu düşünmüyorum; birçok insan ile beraber. Hissetmesi kötü bir duygu ama bazen acıyorum, içim cız ediyor bile. Ki birine acımak, hissedilebilecek en sevimsiz, en arzu edilmeyen duygu. Oysa insan hemcinsi ile, en yakını ile gurur duymak ister değil mi? Ya da ben isterim. Tanıyıp tanımamam farketmez; kadın olarak gerçekten de hemcinslerimle gurur duymak şahane bir duygu. Tersi de bir o kadar rahatsızlık verici, yerin dibine sokucu.
whatever...uzak olmak...o kadar iyi ki uzakta olmak. tüm bunlardan, tüm bunun benzerlerinden. uzak iyiymiş, hem de çok iyi.
İşte bugün zengin, ünlü ekseriyetle çirkin adamlarla evli, her daim bakımlı, ameliyatlı, botokslu kutsal annelerin çoğu 90ların sonu 2000lerin başında Türkiye sınırları içerisinde top modelliği icra edip, "maraba televole"ye röportajlar veriyorlardı (röportajlar people'a verilemeyeceğine göre...günün sonunda ülke belli, sınırlar belli ama asıl önemlisi herkesin çapı belli).
Bugün "sağolsun kocam izin verdi de gece ayrı ayrı çıkıp eğlendik" lafını eden de The Last Days of Disco misali "The last days of top modelling" döneminin parlak isimlerinden, unutulmayacak "tostumu yedim bekliyorum" skandalının kahramanı. Beğeneni çoktur tahminimce de benim gibi esmer sevmeyenler için neredeyse bakamayacağım kadar kötü bir tip. Ama mesela o değil.
Mesele ikiyüzlülük, mesele kişinin özellikle de kadınların kendilerini böylesine bir yerde konumlandırması...
Mesele ikiyüzlülük çünkü madem kocası vs konu olmuş, o halde kendisi daha evlatlarıyla kutsallığa adım atmamışken, yüzüğü filan da takmamışken, kocasının malum tost skandalını unutmayıp ilk başlarda kendisini "kolay kız" olarak gördüğünü ifade ettiği laflarını hatırlamak lazım.
Mesele ikiyüzlülük çünkü insanların hayatlarına birisi girdiğinde-özellikle de kadınların- daha doğrusu kancayı takmayı düşündükleri, bağlamak için çabaladıkları birisi girdiğinde sanki geçmişleri, karakterleri, haysiyetleri yokmuş gibi davranmaları. Doğru; kesinlikle çok acıklı bir durum ama gerçek ne yazık ki bu. İstisnaları var ama çoğunluk olmadığı gibi davranan, önceden sevmediği futbol, spor gibi hobileri seven, önceden yediğini artık yemeyen, önceden savunduğunu oğlana karşı çıkmak olmasın diye savunmayan, önceden giydiği ona pek yakışan açık (!) kıyafetlerini oğlan laf etti diye giymeyen, önceden sevdiği arkadaşlarını sırf oğlan sinir oluyor tahammül edemiyor diye sevmeyen, görmeyen, arkadaşlıklarını kafasında kurguladığı hedefine ulaşana kadar beklemeye alan rafa kaldıranlardan oluşuyor.
Mesele ikiyüzlülük çünkü insanoğlu etrafa, çevreye belirli lafları ederse içinde bulunduğu mış gibi hayatın olmadığını düşünüyor, kendisini ona inandırıyor.
Mesele bir kadının kocasından izin almasından ziyade bundan da gururla bahsetme durumunda olması. Mesele ilişkide yalan söylememek, ortak yaşamda elbette birbirini gündeliğinden haberdar etmek değil. Mesele bir insanın hayatını beraber sürdürdüğü, beraber yaşadığı, evlendiği kişiden izin alması, kimi zaman fiziksel ve manevi şiddet görme veya transparan veya mini etek gibi kıyafetleri "sevgilim beni kıskanır" diye giymemesi ve bundan da "sevgi" ifadesi gibi bahsetme hali.
Mesele insanın kadın veya erkek farketmez, kendisi gibi olmaması, cümle aleme göstermek istediği mis gibi hayatının aslında mış gibi oluşu, beraber olduğu insan üzerinden kendisini şekillendirmesi, haliyle kendi kişiliğini oturtmamış olması ve günün sonunda kendi kararlarını kendisi veremiyor oluşu.
Mesele -en azından benim için- bir insanın kendi kendisini soktuğu küçük halinden rahatsızlık duymayıp, bunu gururla göstermesi. Bugün Çağla Şikel'dir böyle "kocamdan izin aldım da çıktım" açıklamaları yapan, yarın etrafımdaki en yakın kız arkadaşım. Hiç farketmez. Her halukarda ben onlar adına rahatsızlık duyuyorum ve şahsiyetsizlikleri adına utanmamaya çalışıyorum. İşin komiği göstermeye çalıştıkları happily ever after dünyanın hiç mi hiç inandırıcı olduğunu düşünmüyorum; birçok insan ile beraber. Hissetmesi kötü bir duygu ama bazen acıyorum, içim cız ediyor bile. Ki birine acımak, hissedilebilecek en sevimsiz, en arzu edilmeyen duygu. Oysa insan hemcinsi ile, en yakını ile gurur duymak ister değil mi? Ya da ben isterim. Tanıyıp tanımamam farketmez; kadın olarak gerçekten de hemcinslerimle gurur duymak şahane bir duygu. Tersi de bir o kadar rahatsızlık verici, yerin dibine sokucu.
whatever...uzak olmak...o kadar iyi ki uzakta olmak. tüm bunlardan, tüm bunun benzerlerinden. uzak iyiymiş, hem de çok iyi.
1 comment:
helal...
Post a Comment