ne yazık ki yoğunum. tercih eder miyim bu durumu? elbette hayır ama işte kahpe kader, ekmeğinin peşinde bir insanoğlu olduğumdan; günlerdir insanı bitiren yoğun haller, organizasyonlar, günlere yayılan sosyal medya insanları, kendi deyimleriyle sosyal medya maymunları, kaç zaman sonra görülen tanıdıklar, güneşli ama soğuk istanbul havası; üst üst üst düzey toplantı, elbette tüm dünyanın kendisini beklemesini bekleyen bakan ve şakşakçıları, tuvalette abdest almak isteyince aranılan gel gör ki sınırlar içerisinde bulunamayıp mahçubiyet sebebi olan terlik, kiminin sokaktaki torbacı kiminin ise gece kulübündeki yakışıklı delikanlı tipinde ortalıklarda dolaşan siviller, "günaydın başkomserim";
son bulan kamyoncu hareketler ya da bir başka deyişle bir süreliğine bronx 'tan capri' ye giden iletişim kurma biçimleri, kürdan+star wars+masa üstüne oturma üçlemesine bakıp "herhalde şu anda aynada kendimi görüyorum" diye düşünmem, trois films de suite de gaspar noé? tu rigoles, j'espere! ; her yerdeki manasız sevgililer günü programları sıkıcılığı, yapmacıklığı, sahteliği, "mış gibi aşk tesadüfleri sever" hali; işte p.s....ayrıca son p.s. olarak besmersoy ne kadar güzel bir insan. evet doğal sarışın değil, evet çok çok ince ama eni konu güzel bir insan. sesi de güzel kendisinin öyle viyik viyik kız seslerinden değil. güzele güzel çirkine de çirkin diyen bloglardan bizimkisi, beğeniyoruz kendisini. ya tabii bu arada biliyoruz ki hasbelkader genetikleri ortalamadan farklı olup da beyaz tenli ve mavi gözlü doğmuş bütün türk kızları da kendilerini besmersoy sanıyordur, ondan eminiz. oldu zaten, tabii, elbette, ms. dünya güzeli bu tiffany çikolatalar benden hediye olsun nasıl olsa her şey mış gibi...
No comments:
Post a Comment