nihayet daimi seferi vaziyette olan den a.k.a. louboutain'de buluşma, stefano bombası, genova&ev bombası, prada bombası, i.k. , her zaman güldüren yeşilköy konuları, anıları, marmara sitesi'ndeki evdeki komünal hayatın yeniden yaşanılması ile geçen saatler, arabada dönerken " yaa şimdi grana-lazcan-altınbaşak yesek, yanında espresso ile", "hala roxy'nin sesinin kayıtlı olduğu kasetler duruyor mu sende?", "joel, roxy, patrick-ooo!"; güneşli pazarın amerikan sonrası durağı j.a. & f.a. ile akın balık, 2 porsiyon hamsi tava (ki daha 2 porsiyon gelse yerim), kalabalık insan topluluğu, kaçtığım pazar günü insan topluluğu ama yine de balık keyfi, "selimiye'ye bakma keyfi" demek isterdim ki romantik bir insan olmadığım için sadece öküzce "ha güzel evet" demekle yetinmemle karşımdaki j.a.'nın " nasıl bir çocuk yetiştirmişim böyle tepkisiz" söylemi; never on sunday hissiyatlı hafif bir pazar günü olsa da gidilmesi gereken garip ve duygusal bir doğumgünü kutlaması, amerikan'nin 5. katındaki hasta odası, küçük henkel şampanya derken 2 yıldır hastane odasında bitkisel hayatta belki de dünyanın en iyi insanlarından, benim çok sevdiğim h.'nin insanın içini buran doğum günü kutlaması, her şeye ve her türlü engele rağmen hayata devam edebilmek, hayatın kendisine sahip çıkmak ama en önemlisi şükredebilmek eldekilere. ya, işte böyle, hem never on sunday hem de ciddiyet, hem de şampanya keyfi hem de burukluk gözyaşlarının birikmesi. demek ki her şey "tek tip" olmuyormuş...
p.s. veuve-clicquot evine döndü!
No comments:
Post a Comment