Günün haberi değil ama benim gündemime yeni geliyor kendisi. Akif Beki 14 aralık tarihli Radikal'de çıkan "cosby ailesi'nde bir akşam oturması" isimli yazısında sosyolojik gözlemlere girişmiş, birbirinden çok farklı etnik gruplar arasında çeşitli karşılaştırmalar yapmış ve muhtemelen de son noktasını bastığında "müthiş" gözlemler yaptığını düşünerek yazısını tamamlamış. Oysa, yazısının dilini vs geçiyorum ancak en azından sosyolog olarak diyebilirim ki yaptığı gözlemler hem sığ hem de doğru değil.
Öncelikle "zenci" aile zengin bir semtte oturmuyor. Yani dizi NY'ta geçtiğinden oturdukları semt Manhattan değil, Brooklyn (hatta brooklyn heights). Mesela Akif Beki, 70lerin ünlü "zenci" dizisi The Jeffersons'ta bahsetseydi dediği doğru olabilirdi çünkü o dizide aile Queens 'ten (ki queens hele hele 70lerdeki brooklyn'den de kat be kat feci bir mahalle-borough- oluyor) Manhattan'a lüks bir daire taşınıyor. Oysa Cosby Ailesi fertlerinin hayatları bir şekilde "amerikan toplumuna bir aidiyet duygusu geliştirme amaçlı" derslerle doludur; uyuşturucudan uzak durmak, okulu bırakmamak, genç yaşta hamile kalıp hayatını harcamamak gibi. Bir başka deyişle yüzyıllardır amerikalı zencilerin üzerilerine yapışmış etiketlerden veya daha sosyolojik bir ifade ile "stigmat"lardan kurtulmasını sağlamak amaçlı, senaryoda "konulu" olarak verilen derslerdir.
Ailenin salonunda mutlaka afro-amerikan sanatçıların resimleri, tabloları durur, ara ara caz müziğine ve müzisyenlerine atıfta bulunulur, Stevie Wonder sahneye çıkar ve baskın w.a.s.p kültürlü amerikan toplumunun "Reagan" sonrası ghetto'larda, project'lerde televizyon karşısında büyüyen afro amerikan gençliğe kendi geçmişini öğrenmesini, ona saygı duymasını, ve bu toplumda uyuşturucu satıcılığı veya lisede hamile kalıp tezgahtarlık yapmak dışında da "doktor veya avukat olabilmek" gibi bir geleceği olabileceğini göstermeye çalışır. Eleştirilecek çok yeri de olsa yine de bu dizi amerikan toplumundaki zenci cemaatin bir dönem yaşayışını etkilemiştir. Ve Akif Beki'nin yapmış olduğu gözlem sayılamayacak şekildeki karşılaştırılmalarının aksine türk televizyonlarındaki dizilerle hiçbir ilgisi yoktur. Ne toplum dinamikleri aynıdır, ne de televizyon kültürleri ne de endüstriyel ve kültürel geçmişleri. Kısacası Akif Beki oldukça sığ bilgilerle oldukça derin bir konuya girmiş. Çıkmış da tabii yazısında gazetesinde de (genel yayın yönetmeni de dahil olmak üzere kimse bu konularda pek bir bilgili olmadığı için) kimse bir şey diyemeyeceği için zaten basılmış ama biz bu işi bilenler için boşa yazılmış yazılardan biri daha olmaktan ileriye gidememiş. Ha bir de biz okurken "off nasıl bir cehalettir bu" diye de hissettirmesini geçiyorum.
*
Uzun zamandır ciddi bir şey yazmıyordum blogda. Bu sefer bu cehalet karşısında içimden geldi tutamadım kendimi. Hem sosyoloji demiş, hem zenci kültürü, hem alt kültür demiş ama keşke demeseymiş. Ama paylaşımcı bir insan olarak birkaç referans vereceğim kendisine. Bir sonraki sosyolojik çıkartmasında yardımcı olur.
- school of chicago sosyologları.
- stigmate kavramı, e. goffman'nın çalışmaları
- hip hop tarihi (zaten ny'tan başladığı için queens, bronx, brooklyn tarihi iyice görülebilir)
- public enemy- don't believe the hype
- spike lee filmleri. özellikle de do the right thing, crooklyn,
- r. reagan'nın fakirlere yönelik-ki bu çoğunlukla zenci cemaati etkiliyordu- politikaları
- project/ghetto olgusu
Tekrardan fani ve eğlenceli hayatımıza geri dönebiliriz artık.
Öncelikle "zenci" aile zengin bir semtte oturmuyor. Yani dizi NY'ta geçtiğinden oturdukları semt Manhattan değil, Brooklyn (hatta brooklyn heights). Mesela Akif Beki, 70lerin ünlü "zenci" dizisi The Jeffersons'ta bahsetseydi dediği doğru olabilirdi çünkü o dizide aile Queens 'ten (ki queens hele hele 70lerdeki brooklyn'den de kat be kat feci bir mahalle-borough- oluyor) Manhattan'a lüks bir daire taşınıyor. Oysa Cosby Ailesi fertlerinin hayatları bir şekilde "amerikan toplumuna bir aidiyet duygusu geliştirme amaçlı" derslerle doludur; uyuşturucudan uzak durmak, okulu bırakmamak, genç yaşta hamile kalıp hayatını harcamamak gibi. Bir başka deyişle yüzyıllardır amerikalı zencilerin üzerilerine yapışmış etiketlerden veya daha sosyolojik bir ifade ile "stigmat"lardan kurtulmasını sağlamak amaçlı, senaryoda "konulu" olarak verilen derslerdir.
Ailenin salonunda mutlaka afro-amerikan sanatçıların resimleri, tabloları durur, ara ara caz müziğine ve müzisyenlerine atıfta bulunulur, Stevie Wonder sahneye çıkar ve baskın w.a.s.p kültürlü amerikan toplumunun "Reagan" sonrası ghetto'larda, project'lerde televizyon karşısında büyüyen afro amerikan gençliğe kendi geçmişini öğrenmesini, ona saygı duymasını, ve bu toplumda uyuşturucu satıcılığı veya lisede hamile kalıp tezgahtarlık yapmak dışında da "doktor veya avukat olabilmek" gibi bir geleceği olabileceğini göstermeye çalışır. Eleştirilecek çok yeri de olsa yine de bu dizi amerikan toplumundaki zenci cemaatin bir dönem yaşayışını etkilemiştir. Ve Akif Beki'nin yapmış olduğu gözlem sayılamayacak şekildeki karşılaştırılmalarının aksine türk televizyonlarındaki dizilerle hiçbir ilgisi yoktur. Ne toplum dinamikleri aynıdır, ne de televizyon kültürleri ne de endüstriyel ve kültürel geçmişleri. Kısacası Akif Beki oldukça sığ bilgilerle oldukça derin bir konuya girmiş. Çıkmış da tabii yazısında gazetesinde de (genel yayın yönetmeni de dahil olmak üzere kimse bu konularda pek bir bilgili olmadığı için) kimse bir şey diyemeyeceği için zaten basılmış ama biz bu işi bilenler için boşa yazılmış yazılardan biri daha olmaktan ileriye gidememiş. Ha bir de biz okurken "off nasıl bir cehalettir bu" diye de hissettirmesini geçiyorum.
*
Uzun zamandır ciddi bir şey yazmıyordum blogda. Bu sefer bu cehalet karşısında içimden geldi tutamadım kendimi. Hem sosyoloji demiş, hem zenci kültürü, hem alt kültür demiş ama keşke demeseymiş. Ama paylaşımcı bir insan olarak birkaç referans vereceğim kendisine. Bir sonraki sosyolojik çıkartmasında yardımcı olur.
- school of chicago sosyologları.
- stigmate kavramı, e. goffman'nın çalışmaları
- hip hop tarihi (zaten ny'tan başladığı için queens, bronx, brooklyn tarihi iyice görülebilir)
- public enemy- don't believe the hype
- spike lee filmleri. özellikle de do the right thing, crooklyn,
- r. reagan'nın fakirlere yönelik-ki bu çoğunlukla zenci cemaati etkiliyordu- politikaları
- project/ghetto olgusu
Tekrardan fani ve eğlenceli hayatımıza geri dönebiliriz artık.
No comments:
Post a Comment