" Her şey aynı ve hiçbir şey aynı değil ". Ama gerçekten de durum böyle. Günlere yayılan 29 Ekim tatili keyifle eve kapattı beni. Keyifle ve zevkle ve huzurla. Belki zaten bir süredir üzerimdeki rahat ruh hali -turn it loose- bana olduğu kadar evin içine de nüfuz etti ve neredeyse aylardır yapmam gereken ama sırf yapmam gerektiği için yapmadığım, yapmaktan kaçındığım her şeyi yaptım. Bütün gereksiz ve anlamsız ufacık detayları çıkartıp temizleyip atılacakları atmak gibi ya da bir başka deyişle Sevgi Abla'nın dokunmasını istemediğim her türlü kutunun, kitabın, elbisenin, mücevherin, ayakkabının yerini değiştirip içini boşaltmak, eski defterlere bakıp gereksizleri artık her şeyi ile boş ve eski olanları atmak, vs vs vs.
Herhalde atmaya kıyamamışım olacağım ki saklamış hatta hp gidip de mac gelince değerli olduğunu düşündüklerimi cd'ye kaydetmişim. Belki de kıyamamaktan ziyade paranoyaklıktır sebebi. whatever.
Nihayetinde bugün temizlikle beraber atmadan önce cdlere bakıp içindekileri hatırladım; aralık 2006-mart 2007. Birden bugünün havasının soğukluğu, "kış hali", "kış duygusu", "kış renkleri", denizin rengi, evin bugünkü ısısı sanki cd'dekilere tam uydu ve her şey o günlere göre şekillendi. Amma anlatılmış, konuşulmuş, paylaşılmış, yaşanmış, gülünmüş, tartışılmış, karışılmış ve nihayetinde hayatın kendi gidişatında bu karışım yok olmuş.
Oysa her şey o gün ile bugün arasında hala aynı. Ama aslında hiçbir şey aynı değil. İsimler, yaşanılanlar, beraber yaşanılanlar, gidilen yerler, giyilenler, dinlenenler, okunanlar, görülenler, gözükenler, gözükmeyenler, saklanan numaralar, takip edilenler, varlığı bilinenler aynı gibi gözükse de hiçbiri aynı değil, aynı olmadıkları gibi aynı yerde, aynı hissiyatta, aynı yaşam düzeninde değiller. Bugün her şey bambaşka. Doğası gereği. Hiçbir şey bir saniye sonra aynı yaşanmaz, aynı suda iki kere yıkanılmaz ve her şey bir şekilde mutlaka ileriye veya geriye olmak üzere değişir. İşte bazen hayatta sahip olunan bazı güzelliklerin, sevgilerin, dostlukların, sevgililerin, keyiflerin, mutluluk anlarının o farklı ve özel tadı her daim damakta kalsın istenir, bunun için çaba sarfedilir ve sonunda büyük ölçüde de kalır. Ancak çoğunlukla bu bazı güzelliklerden geriye kalanlar kısa süreli heveslerdir, bitince biter, doldurulamaz olmadığı için de tabak boş kalır. that's life.
Herhalde atmaya kıyamamışım olacağım ki saklamış hatta hp gidip de mac gelince değerli olduğunu düşündüklerimi cd'ye kaydetmişim. Belki de kıyamamaktan ziyade paranoyaklıktır sebebi. whatever.
Nihayetinde bugün temizlikle beraber atmadan önce cdlere bakıp içindekileri hatırladım; aralık 2006-mart 2007. Birden bugünün havasının soğukluğu, "kış hali", "kış duygusu", "kış renkleri", denizin rengi, evin bugünkü ısısı sanki cd'dekilere tam uydu ve her şey o günlere göre şekillendi. Amma anlatılmış, konuşulmuş, paylaşılmış, yaşanmış, gülünmüş, tartışılmış, karışılmış ve nihayetinde hayatın kendi gidişatında bu karışım yok olmuş.
Oysa her şey o gün ile bugün arasında hala aynı. Ama aslında hiçbir şey aynı değil. İsimler, yaşanılanlar, beraber yaşanılanlar, gidilen yerler, giyilenler, dinlenenler, okunanlar, görülenler, gözükenler, gözükmeyenler, saklanan numaralar, takip edilenler, varlığı bilinenler aynı gibi gözükse de hiçbiri aynı değil, aynı olmadıkları gibi aynı yerde, aynı hissiyatta, aynı yaşam düzeninde değiller. Bugün her şey bambaşka. Doğası gereği. Hiçbir şey bir saniye sonra aynı yaşanmaz, aynı suda iki kere yıkanılmaz ve her şey bir şekilde mutlaka ileriye veya geriye olmak üzere değişir. İşte bazen hayatta sahip olunan bazı güzelliklerin, sevgilerin, dostlukların, sevgililerin, keyiflerin, mutluluk anlarının o farklı ve özel tadı her daim damakta kalsın istenir, bunun için çaba sarfedilir ve sonunda büyük ölçüde de kalır. Ancak çoğunlukla bu bazı güzelliklerden geriye kalanlar kısa süreli heveslerdir, bitince biter, doldurulamaz olmadığı için de tabak boş kalır. that's life.
No comments:
Post a Comment