Pek beğendiğim iki insan ama burada genel estetik açısından pek de şahane sayılmazlar. Soldaki Gisele kadar kusursuz domez tipinde olmasa da en şahsiyetli yüzlerden ifadelerden birine sahip olan Mariacarla Boscono ve Carine Roitfeld. İkisi de kaşlarına bir şeyler yapmışlar pek anlamadım ama whatever, ikisi de kool ve tarz sahibi şahsiyetler. İnsanlar Burberry -Louis Vuitton damgalı dolaşacaklarına biraz kendilerine ait tarzları olsun, şahsiyetli olsunlar, varsın kaşlar garip olsun.
Kız idare eder ama elindeki konyağın rengi her şeyi alt eder. Viski ile aynı aileden değiller ama aynı şekilde yıllanıyorlar. Muhteşem bir renk bence. Aynen evdekiler gibi; baktıkça insanı bakası geliyor o renge (ki geçen pazar geberdik bakacağız diye). Kısacası kırmızı rujun tenine saçına yakışmadığı Astrud bilmemnenin bu sayfada olması konyağın renk kontenjanındandır, kırmızı rujuna değil.
İşte kısacık şortlarla kısacık elbiseleri böyle bacaklara sahip kızlar giymeli! Sağdaki geçtiğimiz yılın it-girl yani geçen senenin Agyness Deyn'i, gelecek yıl da tahtını başkasına verecek olan Alexa Chung-hayır hiçbiri kate moss olabilecek tarz duygusuna sahip değiller-. Ama evet, giyinsin böyle şortları gayet de yakışıyor ama o kadar.
Efsane olma yolundaki italyan Anna bir şey. Herkesin peşinde olduğu Vogue editörlerinden. Biraz fazla milf görünüşlü olabiliyor bazen ama gayet başarılı bir kostüm giymiş Vogue partisinde. Gitsem kesin böyle bir şey giyerdim; elbette herkes baksın, herkes başını döndürsün ve incelesin bence mahsuru yok. Maskeli balo yahu bu, penguen mi olup gideceğim; kartal olurum şahin olurum tüyümü kanadımı takar baloya giderim, aynen Anna bilmem ne gibi Kartallar Yüksek Uçar tadında poz veririm!
Sempatik görünümlü gülümseyen ve cici kız pozlarındaki kızlar leopar deseni giymemeli. Olmuyor. Charlie Chaplin'nin torunu, rantiye herhalde, sürekli partilerde filan. Ama yani haksız da sayılmaz ne olabilirsin ki öyle bir dedeye? Celebriti olacağına en güzeli ya rantiye ol socialite filan ya da küçük kasabada öğretmen filan. Rantiye demişken de şaşırdığım ifadedir Melis Alphan'nın Ayşe Arman'a verdiği röportajda "rantiyeliğini" bu kadar ifade etmesi. Bilmem ben utanabilirdim söyleyemezdim herhalde. Ama işte İzmirlilik başka kültür, açık yüce insanlar onlar, bizim gibi değiller. Biz İstanbul'da bir İzmirli gibi olamıyoruz misal. Hep bir İstanbullu kuşkusu, mesafesi, snobizmi. şayze! bize!
Tanımam etmem ama ilk defa esmer bir kıza kırmızı rujun yakıştığını gördüm, sayfama koydum, işte budur. Herkes kırmızı ruj sürmesin esmerler iki kez baksın aynaya eğer böylelerse evet yoksa no fuckin' way!
Resim güzel, kadın güzel, elbisesi, adam güzel, duruşu güzel ve hepsi birden poz güzel. Güzelliği manidarlığından geliyor. Benim için. Bir de beni bilenlere. Gerçekten de içim bir titredi deyip yağmurun daha da titreteceği bir hava çıkarım ben. Bu gece değil (sabah işe gideceğim) ama yarın geceden itibaren tekrar Gossip Girl hayatımız devam eder- nefret edenleri şimdiden hate training'lere alalım çünkü yaşadıkları o zavallı hayatın sorumluları kendileri ama nefretlerin ucundaki bizleriz. bence mahsuru yok, hayat devam ediyor.
No comments:
Post a Comment