Monday, July 20, 2009
Tamamen kişisel tercih
Daha bugün konuşuyorduk müzik, cd, plak, eve kurulan sistem diye . Kendisi muhtemelen huysuzluk suratsızlık yapmayacağım, gayet sevdiğim, saygı duyduğum, oturup konuşmaktan zevk aldığım insanlardan; bu ülkedeki sayılı -düzgün- felsefecilerden. Ayrıca benzer okul sisteminden çıkmış olarak gayet de iyi anlaşırım F.K. ile.
O söyledi ben söyledim. Plak dedi, plak dedim; cd dedi cd dedim; "bütün parayı bunlara bırakmak" dedi "evet"dedim. Sanıyorum evindeki sistem epey iyi. Hatta epeyden ziyade öyle böyle iyi değil. Bir şeyler, bir markalar, bir sistemler saydı, ben sayamadım. "ben her sesi duyuyorum" dedi, "yok o kadar mükemmel kaliteden sıkılırım ben, daha old school bir insanım" dedim. Güldük. Yine bir şeyler saydı ve ben yine "bana denon, technics, cerwin-vega yetiyor" dedim. "Bayağı farklıyız" dedik, güldük. Ama tek bir noktada anlaştık; home theater sistem denilen şeyin bize ne kadar uzak olduğu konusunda.
Açıkcası benim de, onun da umrumuzda değil evimizde her taraftan ses veren bir hoparlör olsun, ortada bir tane devasa televizyon olsun, görüntüde de her şey pürüzsüz, mükemmel olsun (hoş hd film seyretmek güzel bir şey, etkileyici şimdi allah için de benim için fark etmez, olsa da olur hayatımda olmasa da). O da sevmiyormuş ekranda bu kadar oyuncağı teknolojiyi, ama müzikte olunca hayır diyemiyormuş (ki ben onda da muhafazakarım).
Tamamen kişisel tercih bu. İnsan ya bunları takip eder ya etmez. Ben etmeyenlerdenim. Etmek istemeyenlerdenim. Niyetim de yok. Benimki, benim gittiğim yolda bana yetiyor; varsın supersonic olmayayayım görüntüm plazmadan hd yansımasın.
P.S. geçen hafta gittiği paris'te aradığı plak dükkanın kapalı olduğunu görünce bir şey alamamış, bütün parayı peynire vermiş:
"- sorma, bir torba peynir aldım, iki şişe de cotes du rhone , hepsi neredeyse bitti"
forever hedonism
Labels:
Life is life,
Music
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment