Friday, February 16, 2007

Sevgilim, yoksa biz de artık Rothschild veya Guggenheim aileleri gibi miyiz?


16 Şubat Cuma akşamı,
"Magnum fotoğrafları ile Türkiye" sergisinin açılışı vardı İstanbul Modern'de. Haliyle, açılış İstanbul Modern'de olunca, kalabalık da hayli kallaviydi. Girişin önünde yeralan paparazziler ve önlerinden geçen, poz veren Alem/Şamdan dergisi insanları. Sergiyi gezmeyen, sadece birbirleriyle ve gazetecilerle konuşan, bol bol poz veren, bir önceki davete katılanların dedikodusunu yapan, sanat ile tabii hiçbir bağı, ilgisi olmayan bir gürûh bu.

Haksızlık etmemek lazım şimdi. İçlerinden biraz daha köklüleri, biraz daha okumuş olanları haliyle bir nebze de olsa daha ilgililer sanat karşı. Okuyorlar, uluslararası müzayedelere katılıyorlar, şampanyanın cipsle değil de havyar ile içileceğini biliyorlar. Ne var ki, hiçbiri özendikleri Rothschild veya Guggenheim ailesi gibi değiller. Olmaları da mümkün değil. Yaşadığımız ülke gerçeği bu. Bizdeki özel müze kurucuları, sanat ile ilgilenenler, gerçek bir aristokrasi veya burjuva sınıfı olmadan, geç yaşanmış ve hâlâ da yaşanmakta olan sanayi devriminin sonuçları olarak zenginleşen aileler ve sonrasında gelen nouveaux riches ailelerdir. O yüzden de yapılan birçok şey sırıtır. Sakil durur.

Yanlış anlaşılmasın, glamour bir hayata hiç itirazım yok! Neticede hayat güzel, güzel de yaşanıyorsa ne âlâ. Aksın şampanyalar, gelsin havyarlar...İtirazım olan, 1500 $lık çantayı,şimdilerde moda olduğu şekilde, dirseğinde taşımanın "asil" olduğunun düşünülmesi, foie gras için çok yağlı derken, tereyağlı kanepelerin üçer beşer mideye atılması,vs...

Görgü parayla pulla olacak şey değil. Çok zengin görgüsüzlüğüyle utandırırken, hiç onun kadar zengin olmayan hazmetmişliğiyle yine utandırabilir. Aradaki fark, birinde masanın altına kaçacak yer ararsınız utancınızdan, diğerinde sadece tebessüm edersiniz.

Sergi güzel, gezmek lazım. Ama İstanbul Modern'deki açılışlar genelde sönüktür,içkiler özellikle de şarap oldukça kalitesiz olup ve yanında sadece cips, kötü kokan tavuk gibi şeyler servis edilir. "Açılış" sıralamasında, Sabancı Müzesi kesinlikle ilk sırayı alır. Güzel servis, kaliteli yiyecek içecek her daimdir. Bilgi Üniversitesi'nin açılışları da 2. sırayı alacak düzeydedir. Eh işte arkasından İstanbul Modern, Pera Müzesi filan gelir. Ne yaparsınız ki, bizdeki à la Rothschild durumu bu kadardır.










guggenheim museum, new york city

No comments: