Sanırım insanoğlu ile temelde yatan en büyük, belki de yegane sorunum "ayaklar ve baş" sorunu. Yani kişinin ayakları ile başının uyumsuzluğu. Geçen hafta da S.S. ile laylaylom konuşurken de bahsi geçmişti. Ardından gelen şu son günlerde arka arkaya duyduğum, tanık olduğum, gördüğüm çirkin insanoğlu örnekleri neticesinde diyeceğim, inandığım şey kişinin düşündüğü, dile getirdiği ile yaptığının birbirini tutması, desteklemesi gerektiği. Ne düşünüyorsa ve neyi dile getiriyorsa onu yapmalı, onu desteklemeli, onun arkasında durmalı, sonucuna katlanmalı. Ya da bunu yapamayacaksa, taşıyamayacaksa o kadar büyük, iddialı laflar etmemeli, büyük sıfatlı tanımlar, benzetmeler yapmamalı. Yapıyorsa da, ki yapabilir neticede insanoğlu söz konusu olan, işte o zaman da bu lafları edenin şahsiyeti veya haysiyetinden bahsedemeyiz. İnsana derler "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu".
Şarkıcı türkücü olduğu kadar siyasetçi örnekleri de var. Sen git o kadar iddialı şekilde mecliste konuş, elinde sayfalarla şovunu yap, milletveli olduğun partiden ayrılıp kendine yeni bir parti kur ama ülke için hayati önem taşıyan bir oylamaya gitme. Cidden bravo!
Ya da dünün bombası, çoktan çaptan düşmüş hem kötü filmlerde hem de kötü dizilerde oynayan 8 farklı lehçe ile amerikan aksanına hakim (evet, o gülünçlüğü de seyretmek lazım, ibretlik diye) Tamer Karadağlı ve gülünç açıklamaları. İşin doğrusu, pek sevdiğim blogun sayfalarını çirkinliklerin isimleri, resimleri ile kirletmeyi pek sevmesem de yazmadan edemedim, nasıl da 1 gün ara ile dönmüş, ne kadar da korkmuş...Ama insanın ağzından çıkan ile yaptıkları birbiri ile tutarlı olur. Olması gerekir. Bir duruş sergilemek için, şahsiyetli olmak için.
Bunlar son günlerdeki sıkıcı şarkıcı türkücü şöhretli takımından sıkıcı ayak ve baş sorunu örnekleri. Ha bir de gündelik hayatta, iş hayatında ve özel hayatta karşılaşılanlar var ki, lütfen geçelim, mümkünse sadece sayfayı değil, bütün bölümü atlayalım...
No comments:
Post a Comment