Bizim coğrafyanın soğuk, yağmurlu, sevimsiz kış aylarından mart. Ne tam soğuk ne tam sıcak ama soğuğu insanı yatağa düşürecek cinsten, sıcağı ise yine tam anlamıyla bahar ılıklığında olmadığı için yatağa düşürecek cinsten, yağmuru ile, karı ile insandaki sokağa çıkma, giyinip sokağa çıkma isteğini resmen öldüren yani yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal gibi hissettiren bir ay mart ayı. Mart insanları da ilginçtir, balıktırlar. Çok sevip hayatımda bolca balık olsa da ilginçtir balık insanları.
Hele hele bu mart ayı ise baştan beri garip geçti...şubat ortası itibariyle her gün inişli çıkışlı haller, manasız gerginlikler, hiçbir şekilde olması mümkün olmayan yerden fantastik sorunlar çıktı, olay oldu, gerginlik oldu, tansiyon yükseldi, gerilim yaşandı, tetikçi gibi düşünülmeye başlandı, teknik elektronik bir sürü tatsız mevzu yaşandı, susan miller 'a göre blame it on mercury, o halde blame it on mercury ve artık bitsin gitsin merkür normale dönsün, yarın olsun st patrick's day gelsin, içimizdeki irlandalılar çıksın, jameson içelim, irlanda filmleri seyredelim, belfast-dublin hattında gidip gelelim, her şey normale dönsün, geri kalan 20 günü sakince geçirmeye çalışalım, delirmeyelim, üşümeyelim, hem ruhumuzu hem kıçımızı soğukta bırakmayalım, nisana kavuşalım, sonra mayıs gelsin ve haliyle ben kendimden geçeyim, hele haziran filan diye hülyalara dalayım...Bugün ise 16 mart itibariyle soğuk ve yağmurlu hatta sulu kar beklentisi ile varlığını iyice hissettiren bir kış günü. Hal bizde bu iken, Brezilya 'da, Ipanema 'da havalar güzel, herkes denizde, herkes tiril tiril kıyafetler içerisinde filan ...Yapacak şey yok; gidene kadar mart ayı sendromundan kurtulabilmek için Brezilya 'yı eve getiriyoruz, ruhumuzu hafifliğe hazırlıyoruz. Tematik olarak. Ama önce İrlanda var. Yarın. St Paddy's Day. Arkası yarın o halde. O güne o saate kadar ve sonrası itibariyle we heart Brasil.
Sergio Sa aka Paul Bryan. Yani asıl adı Sergio Sa olan brezilyalı müzisyenin ingilizce şarkılarını söylemek için kendine kendine seçtiği takma ismi Paul Bryan. Kime dinlettiysem herkesten "ama bu pop müzik, çok sıradan çok basit dizi müziği gibi" filan gibi yorumlar geliyor. Birkaç kişi hariç. Misal The Beatles. Herhalde kendisi The Listen of Paul Bryan'ı benim kadar seven, gözüktüğü kadar basit, sıradan bulmayan yegane insan (gerçi daha u.'ya dinletebilmiş değilim, muhtemelen o da sıradan bulmayacaktır).
Yıl 1973. Sergio Sa, Paul Bryan nickname'i altında "Listen of" diye ingilizce şarkıları kaydettiği, çoğunlukla baladlardan oluşan bir albüm yapıyor ve yıllar sonra bu plağı Jazzanova müzisyenleri tesadüfen keşfedip Sonar Kollektiv 'ten tekrar piyasaya sürüyorlar. Biz de teşekkür ederiz kendilerine. Hem ufkumuzu genişlettikleri hem de mart ayında ruhumuzu yıldırmayacak toplama albümler yaptıkları için. Hayır, ne yazık ki kendi Jazzanova albümleri bir yere kadar. Ben artık tahammül edemiyorum, çok sıkılıyorum fazla romantik fazla Lounge FM gibi geliyor. Ama toplama albümleri her daim şahane o yüzden forever sonar kollektiv.
Hele hele bu mart ayı ise baştan beri garip geçti...şubat ortası itibariyle her gün inişli çıkışlı haller, manasız gerginlikler, hiçbir şekilde olması mümkün olmayan yerden fantastik sorunlar çıktı, olay oldu, gerginlik oldu, tansiyon yükseldi, gerilim yaşandı, tetikçi gibi düşünülmeye başlandı, teknik elektronik bir sürü tatsız mevzu yaşandı, susan miller 'a göre blame it on mercury, o halde blame it on mercury ve artık bitsin gitsin merkür normale dönsün, yarın olsun st patrick's day gelsin, içimizdeki irlandalılar çıksın, jameson içelim, irlanda filmleri seyredelim, belfast-dublin hattında gidip gelelim, her şey normale dönsün, geri kalan 20 günü sakince geçirmeye çalışalım, delirmeyelim, üşümeyelim, hem ruhumuzu hem kıçımızı soğukta bırakmayalım, nisana kavuşalım, sonra mayıs gelsin ve haliyle ben kendimden geçeyim, hele haziran filan diye hülyalara dalayım...Bugün ise 16 mart itibariyle soğuk ve yağmurlu hatta sulu kar beklentisi ile varlığını iyice hissettiren bir kış günü. Hal bizde bu iken, Brezilya 'da, Ipanema 'da havalar güzel, herkes denizde, herkes tiril tiril kıyafetler içerisinde filan ...Yapacak şey yok; gidene kadar mart ayı sendromundan kurtulabilmek için Brezilya 'yı eve getiriyoruz, ruhumuzu hafifliğe hazırlıyoruz. Tematik olarak. Ama önce İrlanda var. Yarın. St Paddy's Day. Arkası yarın o halde. O güne o saate kadar ve sonrası itibariyle we heart Brasil.
Sergio Sa aka Paul Bryan. Yani asıl adı Sergio Sa olan brezilyalı müzisyenin ingilizce şarkılarını söylemek için kendine kendine seçtiği takma ismi Paul Bryan. Kime dinlettiysem herkesten "ama bu pop müzik, çok sıradan çok basit dizi müziği gibi" filan gibi yorumlar geliyor. Birkaç kişi hariç. Misal The Beatles. Herhalde kendisi The Listen of Paul Bryan'ı benim kadar seven, gözüktüğü kadar basit, sıradan bulmayan yegane insan (gerçi daha u.'ya dinletebilmiş değilim, muhtemelen o da sıradan bulmayacaktır).
Yıl 1973. Sergio Sa, Paul Bryan nickname'i altında "Listen of" diye ingilizce şarkıları kaydettiği, çoğunlukla baladlardan oluşan bir albüm yapıyor ve yıllar sonra bu plağı Jazzanova müzisyenleri tesadüfen keşfedip Sonar Kollektiv 'ten tekrar piyasaya sürüyorlar. Biz de teşekkür ederiz kendilerine. Hem ufkumuzu genişlettikleri hem de mart ayında ruhumuzu yıldırmayacak toplama albümler yaptıkları için. Hayır, ne yazık ki kendi Jazzanova albümleri bir yere kadar. Ben artık tahammül edemiyorum, çok sıkılıyorum fazla romantik fazla Lounge FM gibi geliyor. Ama toplama albümleri her daim şahane o yüzden forever sonar kollektiv.
No comments:
Post a Comment