Wednesday, March 27, 2013

Bugün

"Bugün ve her gün" belirtilerek diye devam etmeli aslında ve arkasından sıralanmalı:

sevimsiz havadan, siyah siyah yağan yağmurdan, boyanmış temiz çizmelerin ayakkabıların Olimpiyat şehri İstanbul sokaklarına çıktığı anda çamurlanmasından, hatta efsane lastik çizme hunter'ların delinmesinden, herkesin kendi yolunu bulma telaşı içerisindeki omurgasızlığından, ösym'nin geçtiğimiz birkaç yıl süresince yaptıkları her sene sınavlarda telafisi zor hatalardan sorumlu olup hiçbir şeyin değişmemesinden, insanların evlat sevgisiyle sınav telaşında beklerken oracıkta kalp krizi geçirip ölmelerinden, kadınların şiddet görmesinden, insanların birbirlerine saygısızlığından, bağırarak konuşmayı özgüven saymalarından, herkesin kendisini çok önemli, bir nevi "akil" adam görüp her konu hakkında yorum yapmasından, en basit sosyal ilişkide bile icazet verme hakkını kendinde görmelerinden, "çok beğendim. onaylıyorum" laflarını sarfetmelerinden ve buna alkış beklemelerinden, sözde sevgi dolu ilişkilerin sahteliğinden, "can dostumla boğaz'da kahve keyfi" etiketli dostlukların plastikliğinden, sözde pek çok sevilenlerin mutluluğunun sözde paylaşılıp aslında "schadenfreude" anının gelmesinin beklenmesinden, pasif agresif insanlardan ve hayatı etrafa zindan etmelerinden, ciddiyeti, suratsızlığı, gülmemeyi marifet sanan insanlardan, mutsuzluğu marifet sanan insanlardan, hayata dair herhangi bir olumlu taraf görmeyen insanlardan, kıymet bilmeyen kıymet göstermeyen insanlardan, her türlü adaletsizlikten, benim ödediğim kiraya karşılık, karşı dairedekilerilerin dayak üzerine çocukla taçlandırdıkları ukranya+türk karması kutsal aileye dönüşüp, aylardır ödemedikleri kira, aidat üzerine bir de kapıya gelen mahkeme memurlarına kapıyı açmayıp  bedava oturdukları evin bir de kapısına dalga geçercesine astıkları hayatta gördüğüm en çirkin  "home sweet home"  süsünü görmekten, gereksiz ama korkutucu gece kabuslarından, "tamam işte bu, tam olarak bunu istiyorum"u tam anlamıyla söyleyememekten ama bundan henüz büyük bir rahatsızlık duymamaktan, anlamakta zorlandığım para hesaplarından, baharı beklemekten, kuşları bir duyup bir duymayıp bahara kavuşma arzusu içerisinde olmaktan yoruldum.  

Hem de oldukça yoruldum. Ama hayat bu, her şey olur, geçer biter, daha güzellerinin geleceği gibi daha kötülerinin de gelme ihtimalinin olduğu gibi yaşanır gider. Veya  de varolduğunu sandığının aslında olmadığı, olmadığını sandığının ise çoktan olduğu gibi. Yukardakilerden ve daha oldukça uzun bir listeden çok yorgunum, doğru ama her şey zamanla geçer gider. Önemsememek lazım ve sadece yapılması gerekeni yapmak için çaba göstermek lazım. Mesela uzak gibi. Mesela yakın gibi. Ya da sadece kendin gibi, için gibi. İçinden nasıl geliyorsa, için neyi yapmanı söylüyorsa onu yapman gibi. Gerisi gelir zaten. Gelmezse de karpuz keseriz. Yoksa yorulmaktan yorulmuş insan çekilir şey değil ...

p.s. tehlikeli bir dolunay yaşanacakmış bugün. sakin olmak lazımmış. uuuu...





 

No comments: