Çocuk istemeyen çiftler. Evet, "böyle bir şey var" ve evet, "bu mutlu bir söylem" . Bu ifade, bu dilek, bu niyet yüksek sesle dile getirilmese de gerçekten de böyle bir durum var ve iyi ki de var.Toplumun hatta toplumların bireyler, çiftler üzerindeki bu baskısı bütün ağırlığı ile çökse de yine de var ve gerçekten iyi ki var. Çocuk sahibi olmayı istemek ne kadar doğal ise, yine aynı şekilde çocuk sahibi olmayı istememek de o kadar doğal aslında. Ancak çocuk yapmak çizilmiş bir yol sanki ve isteyerek çocuk yapmamak yoldan çıkmanın ayıplanmış, kabul görmemiş hali. Hatta neredeyse "tabu" sayılabilecek bir durum çocuk sahibi olmak istememek. İşin doğrusu toplumun gözünde erkekler için pek bir sorun yok da kadınlar için "çocuk istemeyen kadın" olmak taşıması cidden ağır bir etiket. Erkek istemediğinde garipsenmiyor da kadın istemediğinde sanki evrende onun için yaratılmış varlığa bir ihanetmişcesine yaklaşılıyor, yargılanıyor. Genel algı, erkeğin istememesinin çok normal olduğu kadının ise çocuk istememe gibi bir halinin imkansız, kendisiyle ters düşen bir durum olduğu. Tamamen saçmalık! İnsanlar çocuk sahibi olmak istemeyebilirler, çocukları sevip de elalemin ortalıkta dolaşan ve hepsi birer üstün yaratık gibi sunulan çocuklarından zerre hoşlanmayabilirler, o sorumluluğu taşımak istemeyebilirler vs vs. Her şey olabilir ve bunlar tercihtir. Ne var ki tercihlerinden ötürü insanları "sevgisiz", "katı", "bencil" gibi etiketlere maruz bırakmak asıl kötü ve çocuklara verilecek ders açısından "haris" bir davranış. Şunu da unutmamak lazım ki, her çocuk sahibi insan aslında çocuk sahibi olacak yetiye sahip değil ve çoğunlukla o çocuk isteyerek olmuyor. Olmuş oluyor işte, geri de dönülmüyor, önce kutsal ebeveyn sonra da evli/boşanmış ve çocuklu vaziyette mutsuzluktan mutsuzluğa akılıyor.
Vittorio muhtemelen en sevdiğim, kalbimdeki en özel yerde. Emilie ve Louise de şahane. Carlo yeni gelmiş olup yeni gözdem oluyor kendisi. Adrianos da var. Bizim buralar da hareketli bu günlerde. Gelen geliyor, çocuk nüfusu artıyor. Onlardan da seveceklerim olacaktır. Ama kendim için uzun bir süre istemeyebilirim, ne kadar iyi bir ebeveyn olacağımı bilsem bile (şok haber: öyle çocuk çocuk diye gebermeyen, sokakta yürürken çocukların üzerine atlamayan insanlar genelde çok daha iyi ebeveyn olurlar.). Olursa ilerde olur da, birisini kazanmak için, eve bağlamak için, olması gerektiği için olmayacağı kesin.
whatever
Fransızlar gerçekten de bazı konularda müthiş. Hemen her modern toplum için bir tabu olan çocuk sahip olmayı istememe konusunu France Inter 'de işlemişler adına da "çocuk istemeyen çiftler" demişler. Ne güzel şey, bilinçlice ne istediğini ve daha da önemlisi istemediğini bilmek, hayatta bu tercihlere göre yaşamak, bundan dolayı da rahatsızlık hissetmemek. Biz türkler için böyle iddialı düşünceler biraz zor tabii. Bireysel karar vermekte, birey olarak yaşamakta, gündelik hayatta bireysel tercihler yapmakta, yalnız kalabilmekte, seçim yapmakta, "hayır" diyebilmekte zorluk yaşayan tipler olduğumuzdan bunun telaffuzu dahi ailelerde depremden çıkan enkaz etkisi, çoktan çocuklu ve hayata küskün arkadaşlarda da kıskançlık eksenli haset duygusu yaratır.
whatever. gerçekten de. herkes ne istiyorsa öyle olsun, kimse kimseye bir düşünceyi dayatmasın, olmuyorsa da hiç olmasın zaten.
Vittorio muhtemelen en sevdiğim, kalbimdeki en özel yerde. Emilie ve Louise de şahane. Carlo yeni gelmiş olup yeni gözdem oluyor kendisi. Adrianos da var. Bizim buralar da hareketli bu günlerde. Gelen geliyor, çocuk nüfusu artıyor. Onlardan da seveceklerim olacaktır. Ama kendim için uzun bir süre istemeyebilirim, ne kadar iyi bir ebeveyn olacağımı bilsem bile (şok haber: öyle çocuk çocuk diye gebermeyen, sokakta yürürken çocukların üzerine atlamayan insanlar genelde çok daha iyi ebeveyn olurlar.). Olursa ilerde olur da, birisini kazanmak için, eve bağlamak için, olması gerektiği için olmayacağı kesin.
whatever
Fransızlar gerçekten de bazı konularda müthiş. Hemen her modern toplum için bir tabu olan çocuk sahip olmayı istememe konusunu France Inter 'de işlemişler adına da "çocuk istemeyen çiftler" demişler. Ne güzel şey, bilinçlice ne istediğini ve daha da önemlisi istemediğini bilmek, hayatta bu tercihlere göre yaşamak, bundan dolayı da rahatsızlık hissetmemek. Biz türkler için böyle iddialı düşünceler biraz zor tabii. Bireysel karar vermekte, birey olarak yaşamakta, gündelik hayatta bireysel tercihler yapmakta, yalnız kalabilmekte, seçim yapmakta, "hayır" diyebilmekte zorluk yaşayan tipler olduğumuzdan bunun telaffuzu dahi ailelerde depremden çıkan enkaz etkisi, çoktan çocuklu ve hayata küskün arkadaşlarda da kıskançlık eksenli haset duygusu yaratır.
whatever. gerçekten de. herkes ne istiyorsa öyle olsun, kimse kimseye bir düşünceyi dayatmasın, olmuyorsa da hiç olmasın zaten.
No comments:
Post a Comment