Wednesday, December 19, 2012

Çok sevmek ve çok sevilmek

Bakıcısının anlattığına göre yıllar önce evinin yakınındaki bir sosyal tesisi açmaya gelen başbakanın, kendi bahçesi de dahil olmak üzere açılacak mekanı çevreleyen her alanda her köşede bellerinde silahlari, omuzlarinda asili tufekleri, kulaklarindaki telsizle bekleyen muhteşem koruma görevlilerini görüp de şaşıran anneannem, yine izin almadan bahçeye girmiş çok afili, çok yüce, çok donanımlı, çok üstün korumayı çağırıp ne olup bittiğini sormuş. Koskoca bir korumanın sıradan bir vatandaşın ayağına gitmesi düşünülemese de, herhalde karşısındaki kat kat giyinmiş, elinde bastonu, yaşlı ama deli dinçliği belli olan kadına yaklaşıp "başbakan burada teyze, onu koruyoruz biz" demiş. Tabii kendisi inatçı ve öyle her cevapla yetinmeyen, pes etmeyen bir insan olduğundan anneannem bu sefer de "neden ki? burada kendi halkının içinde sevdiklerinin arasında değil mi, neden korkuyor? " gibi ikinci bir soruyu sormuş. Hem yaşlı, hem deliliği belli, hem "ulan buna bir şey yapsam bana kalacak kesin" durumdaki bir kadından gelen bu soruya da alan koruma muhtemelen çok sıkılarak ve bitmesini umarak "olur mu teyze, koskoca başbakan, ya biri kötülük etmeye kalkarsa?" gibisindan bir cevap veriyor. Bunun üzerine anneannem bombayı patlatıyor "evladım ben sana bir şey diyeyim mi; eğer bir başbakan kendi halkının arasında olmaktan bu kadar çok korkuyorsa senin benim bilmediğim ama kendisinin çok iyi bildiği kötülükler yapmış, günahlar işlemiştir" diyor, koruma afallayıp çareyi gitmekte buluyor, bakıcı ise "hah şimdi boku yedik yaşlı hasta kadını alıp götürecekler" diye düşünüyor. Anneannem ise rahat, bastonu da sallayarak "hadi evladım çıkarken de arkandan kapıyı kapat " diyor.

... dün, ODTÜ, başbakan ziyareti, çıkan olaylar, ziyareti protesto eden öğrenciler, 105 koruma aracı, 20 zırhlı araç, 8 toma ve 3600 polis korumasındaki ziyaret, buna karşılık en fazla taş ve sopa ile duran öğrenciler,  gözaltına alınan 26 öğrenci, barikatları ateşe veren öğrenciler, yaralanan ve fenalaşan öğrenciler için çağrılan ambulansların içeri girişine izin vermeyen kolluk güçleri, ambulansa atılan gam bombası ve bunlardan etkilenen sağlık görevlileri vs vs vs ... Herhalde çok sevmek de çok sevilmek de böyle bir şey. Teke karşı 3600 polis, sese karşı gaz bombası filan. Ne güzel şey bu kadar çok sevilmek! Ne şans böyle yaşamak, böyle muamele görmek! Hani diyor ya her yerde "benim vatandaşım, benim işçim, benim insanım, benim bakanım, benim özürlüm, benim çocuğum, benim doktorum, benim öğretmenim, benim imam hatiplim, benim başörtülü bacım" diye. Herhalde bu "benim"li sahiplenmeler büyük bir sevgi ifadesi bu da, bence bu sevgi işini bırakalım, rafa kaldıralım. Böyle olmayacak çünkü. Hastalıklı bir sevgi dedikleri böyle olsa gerek. Zaten bu "benim"li söylemler yeteri kadar korkunç yeteri kadar tüyler ürpertici bir de üzerine bu kadar sevgi boğulması...Yok yani daha fazla taşınacak gibi bir yük değil. Bu kadar sevip de bu kadar hırpalamak, acı vermek olmaz ki!

p.s. yalnız bu odtü de ilginç bir okul. pek sevdiğim harika mezunları olmasına rağmen yani kardeşim, arada öyle korkunç öyle yalaka tipler çıkıyor ki zırt pırt "ben odtü'lüyüm" diyen...yemin ediyorum ben odtü'lü olsam kenara çeker döverim, lokalden filan da içeri almam bu tipleri. solcu olmayı "tamirci çırağı"nı ofiste mırıldanmak sanan özlem gürses de bunların en saygını. aman yarabbim, herhalde odtü'lülüğünü tekrarlamadığı gün yoktu, her lafın ortası her cümlenin başı. ne acayipmiş o günler! hani biz köklü vs 500 yıllık üniversitelerden filan mezun oluyoruz da telaffuz etmiyoruz ama işte o "bağıran" model başka bir şey, başka bir dünya. fakat en bombası da herhalde gözlerimle görüp şahit olmasam "yalandır ya artık bu kadarı da olmaz" tadında yaşanan olaydı. bu kadar solcu (!), bu kadar aykırı, muhalif, bu kadar forever odtü'lü olduktan sonra bir vesile ile karşısına çıktığı meclis başkanı ve bakanlar önünde yaptığı "yaşayın siz çok yaşayın, çok büyüksünüz, çok yücesiniz" şovuydu. hala yanarım nasıl o sahneyi kaydetmediğime. herhalde o esnada gözlerim kamaştı ve muhtemelen kendisi adına utanıp yerin dibine girdiğim için basiretim bağlandı. off cidden. dante 'nin cehenneminin ateşi sönük kalır o parıltılı günlerin yanında...whatever. salla ya... 





1 comment:

Trofolo said...

Canım cok zarifsin.