her şey çita ile başladı, diğer kaplanlara ziyarete yöneldi, ormanlar kralı buna delirdi, çita-kaplan-aslan üçgeninde yaşanan gelişmeler, oyuncaklardan kurulu çiftlik, çiftliği kurmadan önce aşşk, g.g., klasik eğlence-dalga vs derken birden yan masadan "pardon hanımefendi sizin ny'ta size çok benzeyen bir akrabanız var mı?" diye gelen fantastik bir soru ile fantastik bir konuşmanın başlaması, yemeğe beklenen g.g.'nin aklının bu fantastik masada ve konuşmada kalarak kalması, "şok! şok! şok! ", alınan, aldırılan notlar, "tamam, o olur", gülerek hafiften afallamış vaziyette kalkış, zanzi 'ye 5 dakikalığına her şeyi anlatmak için uğrayışın uzun dakikalara yayılışı, kahkahalar, komiklikler, eve vahşi hayvan çiftliğini kurmaya doğru koşuş, wild life tadındaki minik çiftlik ve hikayesi, gecenin bir yarısı her şeyin yayılarak komik hale dönüşmesi, çifliğin ve çitanın ve yetişkin vahşi çitanı ve ormanlar kralı aslanın gülmekten yerlere yatıran heyecanı, iş dünyasındaki geri gelen heyecanı, hong kong, boston, los angeles vs derken günün bombası olan "new yorker" sohbetine "yaşlı adam seni new yorker yapmış. yazmak için iyi taktik" deyip gözünden neredeyse yaşların fışkırarak gülmesi, hala yanmayan kaloriferler, gece saat 2 ...
p.s. mümkünse şu "çocuğum ben" cümlesi, yapılan bencilliklerin mazaretiymiş gibi kullanılmasa ... üzgünüm ama yetişkin bedende çocuk olmak ile çocuksu olmak arasında büyük fark var. yetişkin kalarak çocuksuluk elbette komik ve şahane de, yetişkinliği beceremeyip sorumsuzca çocuk olmak bayağı sıkıcı, insansavar gibi bir durum.
p.s. (2) fantastik konuşmanın asıl kahramanı olan yakın zamanda karşılaştığım ve ikinci a.a. bey'in dediği gibi "her mazlumun içinde bir zalim dışarı çıkmayı bekler". hiçbir şey gözüktüğü gibi olmadığı gibi her mazlum da mazlum değildir.
p.s. (3) fuket 'i bazen o kadar özlüyorum ki... özellikle de anlattığım olaylara yaptığı yorumlarda resmen eksikliğini hissediyorum hayatımda, gündeliğimde. hele dünkü phuket beach wedding yorumu ile uzun süre daha gülerim herhalde.
p.s. (4) bizim çitanın da en kendini bilmez tarafı boyuna posuna aldırmadan saldırabilmesi. pençeyi yiyince de tekrar inat edip üstüne gitmesi. cidden şuursuzluk böyle bir şey herhalde. alkoliği canlandıran sandra bullock 'ın 28 days isimli filminde terapistin "sonucunu bile bile başka bir sonuç elde edeceği düşüncesiyle aynı hareketi arka arkaya yapmak deliliktir" demesi gibi. komedi resmen. wild thing wild cheetah!
-" Folks, the definition of insanity is repeating the same behaviour over and over again, expecting different results." gerçekten de mottodur bu.
p.s. mümkünse şu "çocuğum ben" cümlesi, yapılan bencilliklerin mazaretiymiş gibi kullanılmasa ... üzgünüm ama yetişkin bedende çocuk olmak ile çocuksu olmak arasında büyük fark var. yetişkin kalarak çocuksuluk elbette komik ve şahane de, yetişkinliği beceremeyip sorumsuzca çocuk olmak bayağı sıkıcı, insansavar gibi bir durum.
p.s. (2) fantastik konuşmanın asıl kahramanı olan yakın zamanda karşılaştığım ve ikinci a.a. bey'in dediği gibi "her mazlumun içinde bir zalim dışarı çıkmayı bekler". hiçbir şey gözüktüğü gibi olmadığı gibi her mazlum da mazlum değildir.
p.s. (3) fuket 'i bazen o kadar özlüyorum ki... özellikle de anlattığım olaylara yaptığı yorumlarda resmen eksikliğini hissediyorum hayatımda, gündeliğimde. hele dünkü phuket beach wedding yorumu ile uzun süre daha gülerim herhalde.
p.s. (4) bizim çitanın da en kendini bilmez tarafı boyuna posuna aldırmadan saldırabilmesi. pençeyi yiyince de tekrar inat edip üstüne gitmesi. cidden şuursuzluk böyle bir şey herhalde. alkoliği canlandıran sandra bullock 'ın 28 days isimli filminde terapistin "sonucunu bile bile başka bir sonuç elde edeceği düşüncesiyle aynı hareketi arka arkaya yapmak deliliktir" demesi gibi. komedi resmen. wild thing wild cheetah!
-" Folks, the definition of insanity is repeating the same behaviour over and over again, expecting different results." gerçekten de mottodur bu.
No comments:
Post a Comment