morrissey konseri sonrası cuma sabahın köründeki uçak, gölköy, e.g. & b.i. ile birden lise dönemi yaz kaçamağına dönüşen 2 günlük yeme-içme ve leşleşme tatili, çocuklumun yaz mevsimlerinin geçtiği gölköy, bambaşka bir gölköy, yelkenciler ve yarış yorgunu b.i.'yi alıp çıkmamız, ege'nin güzelliği, ege'nin hafifliği, ramazan'ı yeni rakının yeni serisi ile karşılayış, beyaz tiril tiril elbise, gündoğan, adamik, her yerdeki istanbul tanıdıkları, deniz ve yine yunan adaları'na kadar yüzüşüm, sürekli gerzek muhabbet, sürekli gerzek "eski tekila günleri" muhabbeti, sürekli embesil gibi her şeye gülme hali, pazar gece yarısı rakı içip ahtapot yiyip de gidilen uçuş, dönüş kabusu, debil mentalın tekinin bavulumu kendi bavulu diye alıp çıkması, doğa şarküteri önünde bavul değişimi, gece 3:30 eve dönüş, 4:00 yatak, 7:00 kahve, 8:00 tükeniş...neymiş kaçamak dediğin tüketirmiş...her türlü kaçamak tüketir, dikkatle yaşamak gerekirmiş...ama değermiş! kaçamak dediğin baldan tatlı olurmuş...
p.s. tavacı beğenisi olan bir insanım artık. fuket yorumu: "ama cantona bu!". evet, cantona demek philippe demek, burun demek sakal demek kalkık yakalı polo tişörtler demek haliyle "tamamdır". isveçli yorumu ise: "hmm ne kadar şaşırtıcı bir beğeni, hiç tarzın değil"...
p.s. (2) morrissey heyecanı, öncesi td, meat is murder filan da bazen üstüme üstüme geliyor bazı şeyler ve kaçışımı planlıyorum resmen...
p.s. (3) isveçli'nin bütün yorgun ve kabus geçen gecenin sabahında beni fantezilere sürükleyen maili ile gündüz düşlerine dalmam apayrı bir hadise de geçiyorum.
p.s. (4) carlo geldi ... zaten en son virginie ile konuştuğumda "patlamak üzereyim" deyip duruyordu ve nihayetinde bir temmuz insanı olarak çıktı ortaya. ama my heart always to vittorio...
No comments:
Post a Comment