Tuesday, November 21, 2017

Sabah mutluluğu

Gerçek mi? Gerçekten de "sabah mutluluğundan" söz edebilir miyiz? Veya bu dükkan bu kadar hafifleyebildi mi acaba? Bokun içinde nefes alabildi mi? 

Gel-gitli diyelim ama zaten sorun bizde değil ki? Biz zaten küçük hayatlarımızda gayet mutlu gayet keyifli gayet tiril tiril ruh halindeyiz. Ama işte, o dış etkenler, her şeyimizi (yaz saati diretmesiyle güneşimizi bile elimizden alan) yöneten dış etkenler yok mu? Yoksa bizler iyiyiz, cool'uz kendi eksenimizde.

Ancak bugün bir keyif oldu. Sabah sabah hem de. Tatil de eklenince. Ulan eski Türkiye günleri gibi, sanki...

Ha bi de rüyamda Red Hot Chili Peppers gördüm, James Baldwin gördüm. Daha ne değil mi? 


 

 

Monday, November 20, 2017

Bazı ölülerin arkasından ağlamaya gerek yok : Charles Manson




Hem de hiç değil...

Daha dün, pazar pazar Filiz'e gidebilmek için uzun metro yolunda tesadüfen kulağıma düşmüştü Bono'nun sesiyle Helter Skelter ve bir anda Charles Manson'ı düşünmüştüm. Bu sabah ölmüş. Üzücü mü? Hayır. Kötü, bilerek kötü yapan ve yaptıran bir insanın ölümü. Kayıp mı? Asla. Aksine iyiler erken giderken kötülüğün uzun yıllar yaşadığının kanıtıydı. Bugün de ölümlülüğün herkes için geçerli olduğunu bir kez daha gördük. 

İlk '90 yazında muhtemelen Küçükkuyu'daki tatilde kulağımda walkman ile duymuştum Charles Manson ismini. U2'nın Rattle and Hum albümünün girişindeydi elimde de o tatilde çok iyi hatırlıyorum Maureen Freely'nin Eğlence Bitti kitabı vardı. Sainte Pulchérie'nin azabında Robert Kolej'e gidemediğime yanıyordum. Anlamadığım ingilizce ile bütün bir yaz kulağımdan çıkartmamıştım, şarkılar beynime kazınmıştı. Helter Skelter da, Desire da, All I Want Is You da, aradaki B.B. King'in sesi de...

Bugün o gerizekalı Charles Manson ölmüş. Geç kalınmış bir ölüm neticede ama işte, yapacak bir şey yok...


(This is a song Charles Manson stole from the Beatles
We're stealing it back
)
When you get to the bottom
You go back to the top of the slide
And you stop and you turn
And you go for a ride
Then you get to the bottom
Then you see me again



P.S. Evet, Charles Manson iğrenç, orası net de öldürülen Sharon Tate'in halen hayattaki 13 yaşındaki genç kıza tecavüz eden ve bunu kabul eden Roman Polanski de bir o kadar iğrenç değil mi? Hala gerizekalı karısı Emmanuelle Seigner ile beraber Fransa'da rahatça yaşıyor. 


Saturday, November 18, 2017

Stephanie & Azzedine

Büyük modacılardan,
Kolay ulaşılamayan tasarımcılardan,
Giyeni dünya güzeli gösteren isimlerden... idi. 

Azzedine Alaia...

Thursday, November 16, 2017

Sevilen Arkadaşların Öldüğü Yaşlar

Evet, bu yaşlar gerçekmiş. Bu yaşlarda insanın sevdiği arkadaşlarının ölmesi ama çok da şaşırtıcı değilmiş. Gerçi Hasan'nınki şok edici oldu ama yine de artık bunlara alışmak gerekiyor değil mi? 

Türkiye hala güzel ve eğlenceli bir yer iken  bu dükkanda hayat keyifle sürerken Bodrum seyahatlerinin, gecelerinin insanıydı, keyifle görüşülen vakit geçirilen insanlardandı. 

Ölüm haberi geldi. Her şey sanki bir anda değişti; bu kadar genç, bu erken, bu kadar güzel insanların ölmesi cidden haksızlık. Hele hele en büyük kötüler semirirken, domuz gibi yüzlerinden sağlık fışkırır gibi yaşarken...

Sunday, November 5, 2017

Arada Yaşananlar # 7




Pinky ring sevdalısı olarak farkettim ki geri dönüşümü yaptığım blogumu ihmal etmiş yazmamışım... Oysa niyetim var arzum var da üşengeçlik de değişmeyen bir huy galiba. 

whatever.

Eylül'deki film festivalinde -elbette- çoğunlukla biyografik belgeselden hallice filmlerin peşinde koşma, arada bir yerlere, uzun aylar sonrasında (gerçekten) ilk defa doğru dürüst bir yemek masasında gördüğüm İsveçli M.'yi yerleştirme, Yeniköy'de moonlight loving ışığında dışarda oturup içebilme deyip migren atakları için doktor ziyareti ile bir sürü kısıtlama bir sürü kural ile yaşanacak aylar, yıllar reçetesi ...

# 1 Bu sonradan, belli bir yaştan sonra çıkan migren atakları değişik olduğu gibi tedavisi de oluyormuş. Doktor klasik olmayınca yöntemler de öyle değil. Aslında 2011'deki bu glutensiz hayatı bırakmamalıymışım diye hayıflansam da bu ülkede ruh hastası, migren hastası olmamak pek mümkün olmadığı için hayıflanmak da nafile. Allah'tan sorun belli, çözüm belli. Partiye kadar (ben öyle dedim, doktorun dediği 3 ayı böyle yorumladım) gluten, süt ürünü, bakliyat yok. Alkol şarap yok bira yok şampanya yok (FAK!) ama viski var, rakı var, cin, votka var. Ha bir de stress yok ama tabii o bu coğrafya için imkansız bir şey o yüzden içine tüküreyim. 

# 2 Ayaspaşa Rum Lokantası gayet güzel bir lokanta. Tabii votkaları mideye indirdikten sonra epey ilginç oluyorsun ama yine de güzel. J.A. & F.A. zamanındaki sahipleri değil tabii bugünkü işletmecileri ama yine de yemekler lezzetli, ev yapımı votkalar güzel. Daha ne? Ayrıca İsveçli ile gidilecek iyi bir seçim oldu, tam onluk bir yer. O dekorasyon, o rus romanlarını andıran atmosfer. 

# 3 Peki Papermoon'nun hala harikulade bir lokanta oluşu ... Cidden. Kötü ne yazılabilir ki? Hele steak tartare olmayan mönüde müşteriyi kırmayarak steak tartare yapmaları zaten bambaşka bir anlayışın göstergesi. İlla boktan bir taraf bulmak gerekirse belki nouveaux riches müşterileri sayılabilir; eski kalecinin yapay saçlı ve mücevher tasarımcısı karısı veya herkesin bir şekilde arkadaş olmak istediği Acun'nun mimar olmayan ama mimar sıfatıyla ofis işleten karısı filan yeni Türkiye'nin yeni zenginleri olarak varlığını gösteriyor. Yalan değil, para onlarda. Bizden daha fazla kazanıp daha fazla harcıyorlar, muhtelemen itibarları da o ölçüdedir. Ancak görgüsüzlük vahim bir şey. Baştan aşağı kusursuz şekilde marka giyinince asilzade olma arzusu taşıyıp da acı geçmişlerini silemedikleri insanlar zinciri. Çok sıkıcı. 


# 4 Masaj...Aman Allah'ım iyi yapanını bulunca insan her hafta masaj yaptırmak istiyor, o kadar şahane bir şey. Hele hele benim gibi sert masaj sevenler için acı ve zevk sanki bir arada ama zevk hep daha yüksek. 

# 5 Pazartesi akşamı, J.A. F.A. ve Melahat ile beraber biraz ani kararlı yemekte duyulan önemli ve bir o kadar üzücü kararlar. Neyse birliktelik, aramızdaki sevgi biten bir şey değil, sadece mekanlar, şehirler, ülkeler değişecek. Bu arada Jash'ta herhalde ilk defa güzel yemek yedim. O da tahminen F.A'nın torpilinden. Gerçi yediğim sınırlı ama yine de. 

# 6 Dünkü dolunay efsaneymiş boğa burcundaymış falan filan... Fala inanma falsız kalma hesabı ama yine de içimde büyük değişik arzusu doğmadı değil.

# 7 L.A. E. girl artık hem Yale insanı olacak hem de kitabını Duke'ten bastıracak. Ne güzel! İnsanın güzel işler yapan arkadaşları olması mutluluk verici bir şey. Partisi de güzeldi ancak benim için belki dolunay etkisi belki yiyip içememek hali biraz sönük geçirdi. Ama gecenin başında kafama tacı taktım gidene kadar da çıkarmadım...