Wednesday, July 20, 2016

Bitmeyen kabus, Forever kabus


Anlaşılan o ki, 2016 biz insanlara yar olmayacak... Ne dünyada, ne de bizde. Ama bizim gibi dünyanın bu tarafında yaşayanlara hiç ama hiç yar olmayacak. 

Zaten her şey pamuk ipliğine bağlı vaziyette yaşıyor, zaten yüreklerimiz sürekli tedirgin vaziyette "hah şimdi bi şey olacak" duygusu ile pır pır ediyorsa sürdürülen hayat hayat olmadığı gibi, verdiği ağırlık da insanı tüketiyor. 

Ama buraya kadar her şey iyiydi. Yani iyi değil de işte, ehveniser deyip, yaşamaya çalışıyorduk. 

Bütün bu korkunçluğun üzerine bir de "darbe" eklenince... Ne diyebilir ki insan?

Evet evet darbe, yıl 2016 ve biz hala askeri darbe veya sivil darbe gibi rejimlerden konuşuyor, bunları yaşamlarımızda deneyimliyoruz. Daha doğrusu deneyimlemek zorunda bırakılıyoruz. 

Yapmadığımız seçimler, seçmediğimiz insanlar, tasvip etmediğimiz anlayışlar bizleri hiç olmak istemediğimiz bir dünyanın içine çekiyor, zorla orada yaşatıyor. Savaş gibi, iç savaş gibi, darbe gibi, rejim değişikliği gibi...Bunların hiçbir tanesini halk seçmez ama hepsinin en boktan sonucunu halk yaşar. Hem de yıllar yüzyıllar boyunca. 

Tamam, biliyoruz ki hiçbir şey sonsuza kadar sürdümüyor ve bir şekilde bir gün her şey değişecek. Tabiatı doğası gereği. Ama oraya ulaşmak bile bize uzun geliyor bizim ömrümüzden ömür, mutluluğumuzdan mutluluk, güzelliğimizden güzellik çalıyor. Yıllarımızı, değerimizi, varlığımızı başkasına ipotekliyoruz. 

Ne boktan değil mi? Yıl 2016 olmuş, millet uzayda hayat kuruyor, Mars'ta ev satın alıyor, biz burada darbe denilen bir bela ile uğraşıyoruz. Sanki tek eksiğimiz buymuş gibi. 

Bir devletin bir milletin bitişi...

Yazık. Üzücü. 

Keşke bitse bu kabus da bir zamanlar yaşanılan güzel günlere dönebilsek... Ama atasözü doğru çıktı, her zaman "gelen gideni aratırmış". Kim derdi ki beterin beteri vardır ve bu gerçektir.

No comments: