Mevzunun iyiden bir üç haftası var da maşallah 2016 sağlı sollu ölümlerle başladığı için ne yazmaya, ne oturmaya, ne keyiflenmeye zaman bıraktı. En acısı da ölenlerin bir şekilde iyiler kontenjanından olup, leşlere bi bok olmaması. Maşallah, hepsi de semirmiş domuz gibi, g.tlerini sallayarak dolaşıyorlar etrafta.
whatever . Yine bir ölümle, cenaze ile geçen haftasonundayız ama tamam artık biraz başka şeylerden bahsedilsin.
Karasal yayın başka bir şeymiş, öğrenmiş olduk. Hani evet internet de çok etkili ama insanların hala karasal radyo dinlemesi güzel bir şey, en azından benim çok sevdiğim. O yüzden yaptığım işe de bayılıyorum. Ve tabii karasal yayında daha çok insana ulaşıp ulaştığın gibi daha çok insan da senden haberdar oluyor. Oradan buradan "aaa duyduk, dinledik, çok beğendik veya hiç beğenmedik" gibi laflar geliyor, eğlenceli ya da "amaaan" deyip geçip gidiyorsun.
Açıkcası her lafı iyi veya kötü kaale almak gereksiz bir durum. Aksine üzerinde durmamak yürüyüp gitmek lazım. Özellikle de Türkiye gibi manasız şekilde herkesin her şeyi bildiği, her şeyden haberdar olduğu, her şeye hakkı olduğunu düşündüğü, herkesin en zengin, en bilgili, en v.i.p, en dahi, en güzel, en yakışıklı, en ahlaklı, en saygıdeğer insan olarak varolma çabası sergilediği bir yerde.
Program gayet şahane, eh neredeyse 2 yıl oldu, artık karasal marasal, mutluluk derken pek eğlenceli, bol kahkahalı yılbaşı programının üzerine karının teki üşenmiyor mesaj atıyor "dj anotherstar sarhoş mu" diye ... Bir de yanına gülücük işaretleri koymuş sempatik olmuş. Barthez usturupluca cevabını verse de tabii kadının mesajı kendisi açısından oldukça acıklı hatta zavallı bir durumun ifadesi. Öyle ki "bir insan eğer bu kadar çok gülüyorsa kesin sarhoştur" ifadesini sürekli kullanması, "ama hayır, şaşırdım yani, tek başıma da değildim, 4-5 dinliyorduk, hepimiz sarhoş olduğunu düşündük, şaşırdık, bir insan böyle gülemez" gibi cümleleri tekrarlayışı filan ...
Yazık... Öylesine acıklı ve üzücü durumda ki :
# 1 Üşenmemiş gitmiş radyonun sayfasından mesaj atmış.
# 2 Gelen usturuplu mesajın üzerine yine üşenmemiş bir paragraf daha yazmış, "hayır ama, nasıl yani? neden bu kadar gülüyor ki " gibi kendi acıklı durumunu daha da derinleştirmiş.
# 3 Gülmenin sadece ve sadece gülmenin mutsuzlar için ne kadar korkutucu, gülenler için ise ne kadar güçlü bir eylem olduğunu bir kez daha biz "sağlıklı" olanlara göstermiş. We got the power!
# 4 Sarhoşluğun ise gülmekten de beter, ayıp bir eylem olduğunu ifade etmek istemiş ama ima etmiş, kınamaya çalışmş. Bu her ne kadar kendisini ve kendisi gibi düşünenlerin gülünç durumunu bizlere gösterse de bu zeka ve kapasi sahipleri ile gidilecek yolun çok zahmetli olduğunu ortaya koymuş.
# 5 Gülmeyi ve eğlenmeyi kendi hayatı içerisinde unutmuş. Ki açıkcası bu durumla hiç ilgilenmiyorum.
# 6 Aynı şekilde bu ülkenin %90'ı ile ilgilenmemek, kaale almamak lazım. Gereksiz çaba.
# 7 Ama daha önce de dediğim gibi, heriflere bravo! Koskoca ülkeden bir kötülük ve gerzeklik abidesi yarattılar.
Peki bu durum, ülkenin içindeki, insanların bu acıklı gülmekten korkan gülmeyi kınayan halleri Gülün Adı 'nı hatırlatmıyor mu? Orada da işlenen cinayetler Hz. İsa'nın güldüğünü anlatan kitaplara ulaşmanın peşindeki rahiplere olmuyor muydu? Nedense güç sahipleri hep ciddiyetle, suratsızlıkla saygı uyandıracaklarını ama sonuçta ellerinde patladıklarını görmüyor mu? Kilise, rahipler, hıristiyan dini bunu yüzyıllarca yaptı, şimdi yumuşadı, kendisine bağlamak için yumuşamak zorunda kaldı. Bizde ise hala gerek din, gerek toplumsal baskı her türlü ciddiyeti savunan, kahkahadan, mizahtan, gülmekten uzak bir dünya algısını oturtmaya çalışıyor. Boşa kürek çektiğinin farkında değil. Yazık. Ama evet, yüzyıllar sürebilir geleceğin gelmesi.
P.S. Peki Umberto Eco 'nun ne kadar ama ne kadar büyük bir yazar-düşünce insanı olduğunu bir kez daha görmüyor muyuz?
P. S. (2) Bu saatten sonra tanımam etmem seyretmem de ama Saba Tümer'ı sadece kahkahalarından ötürü sonuna kadar destekliyorum. Kendini bi bok sanan ciddi suratlı sevimsizlerin yanında.
No comments:
Post a Comment