j.a.'nın doğumgünü için ailecek gidilen budapeşte, aradaki mesafenin sadece 1,5 saat oluşu, değişik otel bize pek uymayan otel, öncesinde çalışılan adresler, lokantalar, kafeler, müzeler, semtler, sokaklardaki çiş birikintileri, erken içmeye başlayan macarlar, en ufak bir soruya dünyanın en önemli sorununu çözmeye yardım ediyormuşcasına cevap veren ilgilenen macarlar, yenilen domuz sosisleri, salamları, içilen biraları, müthiş tokaji şarapları, şehrin her tarafındaki puskas resimleri, formaları, f.a.'nın, onun yaşındaki her futbolseverin olduğu gibi, puskas aşkı, taksi şöföründen sosiscisine kadar herkesle puskas konuşması, kızların güzelliği değil de kendileriyle olan barışıklığı, rahatlığı, sokaklarında genç veya yaşlı farketmeden her çiftin keyifle öpüşmesi, müzelerin güzelliği, kitapçılarının neredeyse tarifi imkansız albenisi, pazarların çekiciliği, şehirdeki çoğu binanın köhneliği ama aradaki bazılarının muhteşemliği, new york café, gerbaud gibi yerlerin en az 100 yıllık geçmişleri olması, karpatia etterem 'deki doğumgünü gecesi kutlamasında j.a.'nın pek mutlu olması, hiç benlik bir şey olmayan çigan çalgıcıların onun tepesinde değil de ne yazık ki benim tepemde çalması, yemeklerin garsonların tam anlamıyla kutlamaya uygun olması, günün sonunda bir şekilde her şeyin her şeye rağmen mutluluk verici olması derken le retour ... bir sonrakine kadar.
p.s. budapeşte gerçekten güzel şehir ama doğu avrupa anlaşılan benlik bir yer değil. fazla melankolik, fazla şiirsel, fazla spleen duygusu uyandıran yerler. elbette tüm bu özellikleri ile f.a.'ya çok uygun. e belli zaten, daha iki ay önce gittiği bir yere bir insan bu kadar kısa bir süre sonra yine gidiyorsa belli sevmiştir.
p.s. (2) avrupa'da, rusya'da sokakta içmek, sokakta işemek çok yaygın bir şey olsa da herhalde budapeşte'deki kadar çiş kokan bir şehir görmedim. ama yine de alkolik bir toplum mu yoksa yobaz bir toplum mu denirse kesinlikle alkolik olması tercihim. elbette her ikisi de çökertici ve sağlıksız bir durum toplum açısından ama yobaz olacağına alkolik olsun.
p.s. (3) en çok akılda kalan...herhalde kitapçıları daha doğrusu eski kitapçıları, sahafları. her yerde her sokakta. hala okuyan, kitap satın alan insanlar.
p.s. budapeşte gerçekten güzel şehir ama doğu avrupa anlaşılan benlik bir yer değil. fazla melankolik, fazla şiirsel, fazla spleen duygusu uyandıran yerler. elbette tüm bu özellikleri ile f.a.'ya çok uygun. e belli zaten, daha iki ay önce gittiği bir yere bir insan bu kadar kısa bir süre sonra yine gidiyorsa belli sevmiştir.
p.s. (2) avrupa'da, rusya'da sokakta içmek, sokakta işemek çok yaygın bir şey olsa da herhalde budapeşte'deki kadar çiş kokan bir şehir görmedim. ama yine de alkolik bir toplum mu yoksa yobaz bir toplum mu denirse kesinlikle alkolik olması tercihim. elbette her ikisi de çökertici ve sağlıksız bir durum toplum açısından ama yobaz olacağına alkolik olsun.
p.s. (3) en çok akılda kalan...herhalde kitapçıları daha doğrusu eski kitapçıları, sahafları. her yerde her sokakta. hala okuyan, kitap satın alan insanlar.
No comments:
Post a Comment