Wednesday, May 28, 2014

- 2 Maya Angelou





Ben Harper'in Still I rise isimli şiirden esinlenip yaptığı I'll Rise'ini 1994'te dinlemeden önce Maya Angelou'nun kim olduğu hakkımda bir fikrim yoktu. Albümde en sevdiğim şarkı olduğundan İstanbul'da verdiği ilk konserde canlı dinleyince kendimden geçmiştim resmen. Bugün Maya Angelou hayata veda etmiş. Şiir insanı, romantik kelimelerin hayranı, iddialı lafların çığırtkanı değilim ama kelimelerin gücüne ve etkisine inanıyorum. Edebiyatın ve yazma sanatının güzelliği burada herhalde. whatever. -2 ile devam ediyoruz. 

 Poet, writer, and civil-rights activist Maya Angelou died Wednesday in Winston-Salem, according to a statement from Wake Forest University. Angelou had been forced to cancel several recent events as a result of health problems; she was 86 years old.


- Still I rise -
You may write me down in history
With your bitter, twisted lies,
You may tread me in the very dirt
But still, like dust, I'll rise.

Does my sassiness upset you?
Why are you beset with gloom?
'Cause I walk like I've got oil wells
Pumping in my living room.

Just like moons and like suns,
With the certainty of tides,
Just like hopes springing high,
Still I'll rise.

Did you want to see me broken?
Bowed head and lowered eyes?
Shoulders falling down like teardrops.
Weakened by my soulful cries.

Does my haughtiness offend you?
Don't you take it awful hard
'Cause I laugh like I've got gold mines
Diggin' in my own back yard.


You may shoot me with your words,
You may cut me with your eyes,
You may kill me with your hatefulness,
But still, like air, I'll rise.

Does my sexiness upset you?
Does it come as a surprise
That I dance like I've got diamonds
At the meeting of my thighs?

Out of the huts of history's shame
I rise
Up from a past that's rooted in pain
I rise
I'm a black ocean, leaping and wide,
Welling and swelling I bear in the tide.
Leaving behind nights of terror and fear
I rise
Into a daybreak that's wondrously clear
I rise
Bringing the gifts that my ancestors gave,
I am the dream and the hope of the slave.
I rise
I rise
I rise.

Friday, May 23, 2014

Ben, Claudius

Robert Graves, Roma İmparatoru Claudius'in dilinden dönemini, dönemin siyasetindeki önemli insanları, Roma'nın günlük ve politik hayatını anlatıyor, bütün kötülüklerden bütün entrikalardan örnekler veriyor. Bugünkü bize çok uzak değil. Hele muhbirlerle ilgili yazılanlar, aynı bugün. Muhbirler ve yalakalar politik tarih boyunca hiç değişmemiş, hep aynı çirkinlik ve iğrençlikte varolmaya devam etmişler. Edecekler de. Ama şunu görmek güzel-bir kez daha- kendisini dünyanın merkezinde en güçlü noktasında durduğunu sanan kim varsa ebediyen yaşamıyor en nihayetinde bir gün ölüp gidiyor. Öyle ki bazılarının ardından bayram kıyafetleri giyilip sokağa çıkılıyor. Gerçekten tarih bazen insanı rahatlatıyor. Yaşadığımız toprakların rahatlatmadığı kesin çünkü.

Thursday, May 22, 2014

Arada yaşananlar, VI

" better than yesterday " mi bilmiyorum ama artık kabak tadı verdiği aşikar ! Sıkıcı. Yaşananlar ama daha ötesi göz göre göre yaşatılanlar sıkıcı, iç karartıcı, boğucu. Bir gün geçmiyor ki güldüğümüz, gülebildiğimiz, neşelendiğimiz için utanmayalım, her an kötü bir şey yaşanacak duygusunu hissetmeyelim. 

better than yesterdayi yemişim, çok affedersin...

iassos, (nisbeten) uzun iassos, j.a., ahtapot, daha çok ahtapot, müzik, daha çok müzik,  + /- 10 saat # 8, tavuk günler, tez için mutlak şekilde okunması gerekli 500 sayfalık "türk solu" kitabını okumayı bırakıp "ben, claudius" ile kendimi bulmam ve karanlık gündemi şahane roma imparatorluğu anıları ile geçirmem, geçirebilmem. yoksa içim zaten karanlık yani hala " batı cephesinde bir şey yok".    

 

Monday, May 19, 2014

# Soma

#soma, #dehşet, #cinayet, #çaresizlik, #kayıtsızlık, #acı, #inkar, #fakir, #kömür, # fakirin kömürünü zengin mi çıkaracak, #kömürlü çizme, #yutkunma, #değersizlik, #olmayan tarım politikası, #yalan, #yalandan beslenen, #yalan üzerinden para, #onların kazandığı benim kazandığımdan helal saçması, #uçan tekmeli müşavir, #doktorasını müşavirlik uğrunda yarım bırakanın krala özenen halleri, #en inançlının en inançsız halleri, #ateş, #acı, #bitiş çizgisi...

Wednesday, May 14, 2014

Kanawaga'nın Büyük Dalgaları

Veya Kanawaga-Oki Nami-Ura. Hokusai'in 1830-1833 arası yaptığı tahmin edilen baskısı. Küçükken Yeşilköy'deki evde duvara asılı doğduğum yıldan kalma bezden takvimi vardı, üzerine 9 mayıs'ın işaretli olduğu. Met'de var, British Museum'da var, Art Institute of Chicago'da var kopyaları. Bir de rüyalarda var üstüne üstüne gelen dalgaları ile. Rüya müya sallarım, nasıl olsa uyanınca geçmiş oluyor. Ruhuma gelmesin dalgalar, gerisini takmam bile..

Dream on # 3

Yalan değil rüyam resmen "Kanagawa'nın Büyük Dalgaları" gibiydi. Korkunç değil ama dalga dalga gelir vaziyette, bitmeden, tükenmeden. Konular, insanlar, milletler zaten ilginçken bir de üzerine Guy Ritchie'nin varlığı J.A.'nın "kıçın açıkta kalmış çocuğum" diyeceği cinsten bir durumdu. Cidden ilginçti. Afallayıp kalktım ama kalkabildim. Günlerdir üzerimdeki erken kalkamama halini kırabildim. En azından ona hallelujah!

Sunday, May 11, 2014

( Very Late) Cuma eğlencesi # 5

Gerçekten de very late bir cuma eğlencesi bu. Araya giren doğumgünü kutlamaları, kıpır kıpır ama bir o kadar gergin San Francisco hazırlıkları, pembe güller, çiçekten taç, gerginlikler, bir anda gelen doğum sancıları ve yine Amerikan derken nihayetinde very very late cuma eğlencesi Kate Upton ile başlar. Benlik değil ama birçok erkeğin (haliyle) rüyalarının hatta wet dream'lerinin baş kahramanı. İsveçli 'nin bile beğendiği bir insan. #8'e göre ise "ışığı var."  Benim sevdiğim tarafı kendisi ile bir şekilde rahat olması, insanların vücudu göğüsleri ile ilgili yaptıkları acımasız eleştirilere taviz vermemesi ve şahane bir Dolce & Gabbana elbisesinin içine girmesi. Muhtemelen dar elbiseler yapan Dolce & Gabbana bu elbiseyi ona özel dikim yapmıştır ama o kadarı da olsun. Yalnız buradan bir çağrım olacak tasarımcılara; "kadınların ince belleri olsa bile göğüsleri büyük olabilir, ona göre beden yaratmak gerekir. yani 42 alıp da içinde yüzmek ama göğsün tam olması çok sıkıcı bir şey.". Bu duruma göre gerçek bedenler yapın kardeşim! Elbise güzel, biraz geniş, ama kafadaki taç en güzeli. Cidden!
Işığı olanlardan ışığı olmayan sıradan insanlara geliyoruz. Hiç mi hiç beğenmediğim Diane Kruger ve yine kendisi kadar sönük olan aktör sevgilisi. Kadının beğenilme sebebi de cidden sıradan ve masum bir güzelliğe sahip olması; sarışın ve mavi göz ve bebeksi bir surat ve ardından gelen masumiyet elektrikli açılan kapılar. Chanel yüzü olması da Karl torpilli herhalde Das Lied Der Deutschen inancı böyle bir şey olsa gerek. Üzerlerindeki de Hugo Boss. Her ikisinin de ama çocuğun smokini çok daha güzel.
Huysuz genç aktrislerden. Chanel Haute Couture giymiş ama olmamış. Kızıl saçlı ise zaten olmamış. Ama eğer Met Galası'na davet ediliyorsa demek ki bir alıcısı var.
Davet sahibi de Chanel Haute Couture giymiş ve nasıl giyileceğini çömezlere göstermiş. Anna Wintour. Halla kollarını açık sergileyebilen geçkin yaşlı kadınlardan. Yaşlanınca böyle olmak iyi olabilir. Kendime not: "sporda filan kolları ihmal etme, yaşlanınca sallanmasın horoz ibiği gibi. sallanırsa da sokaklara öyle çıkma!
Eski ve güzel mankenlerden Amber Valletta ve Saint Laurent kıyafeti. Aslında çok çok güzel bir kıyafet de-mücevherler de öyle keza- ama Met Balosu için fazla sade. Ya da en azından benim için. Keşke siyah değil de kırmızı olsaydı mesela o ceket. Ama her şekilde güzel.
Aaahhh Stephanie...Stephanie Seymour...Hala çok güzel. Kılğı değil de kendisi çok güzel olduğu için hiç önemsemiyorum. Ayrıca sivri burunlu saten topuklu ayakkabılara dikkat çekip bugüne kadar benim giydiklerime laf edenlere nanik yapıyorum.
Yaptığı müzik güzel kendine ait tarzı olan kızıl saçın yakıştığı Florence Welch ve Valentino Couture elbisesi. Bence yine Valentino Couture için fazlasıyla sönük bir kıyafet, kelebekler filan gri bir elbise...Yani. Daha iddialı olabilirdi.
Aynen bu elbise içerisindeki Laetitia Casta gibi. Ahhhh...Givenchy Haute Couture elbise kesinlikle gecenin en güzel elbisesi. Aman Allahım. İtiraf ediyorum geçen gün aynı payetlerden filan bir yeşil-elbette böyle parlıyor- Dolce & Gabbana elbise denedim. Ve kendimden geçtim. Yani önümde düğün dernek var da o kadar değil, oralara giyilmelik değil. Belki geçen sene D. aka Louboutin'nin düğününde olabilirdi ama onun dışında biraz zor. Fakat uzun süre çıkartamadım üstümden aynaya bakmaktan. İşte insanoğlunun kendisiyle ilgili fani halleri, yapacak bir şey yok.
Offf hipster olup da kimselere yaranamayan, Amerika'da bir türlü sevilmeyen bir insan kendisi. Gerçekten de Gwyneth Paltrow'dan sonra herhalde o kadar sevilmeyen bir Anne Hathaway var. Yanındaki de üzerindeki sıkıcı Calvin Klein elbisesinin tasarımcısı. Sıkıcı olduğu için çok yazmaya da gerek yok. Ne hipster ne homeless sadece sıkıcı...
Yılların Kylie Minogue'u ve Marchesa elbisesi. Kendisi de elbise de güzel de o saçlar çok kötü. Özellikle de renklerinin sıradan sarılığı. 
Oh mon dieu, non! Mais vraiment non! La vie d'Adele filminin başrol oyuncusu dramatik saçı ve makyajı ve Prada kıyafeti ile dramatik olmuş, yaşlı olmuş, hele o ruj ile iyice kötü olmuş. Keşke uçuşan tiril tiril bir şeyler giyseydi...
Isabella Rossellini'nin torunu da bizlere parıl parıl kırmızı payetler içerisinde de nasıl sönük olunabileceğini göstermiş. Bilmem fena elbise değil ama bir şeyler eksik. Ama eksik herhalde taşıyanda bir sönüklük var çünkü.
Anlamlandıramadığım bir Miu Miu elbise ve Met Galası. Ne yazsam boş, ibretlik olsun diye koyayım istedim. Kızı tanımıyorum bile.
Kardashian Ailesi'nin güzel olanlarından (çünkü kim kardashian ve iki kızkardeşi ile güzellik pek yanyana gelen şeyler değiller). Daha da şaşırtıcı olan üzerindeki elbisesinin Custom TopShop olması. Bayağı güzel bir elbise. Öyle böyle değil. Rengi bemlik değil ama neticede TopShop, daha ne?
Benim hala çok beğendiğim ama # 8'in "oooo çoktan yaşlandı" dediği Monica Bellucci ve elbette Dolce & Gabbana . Pelerine gerek yok sanki ama olsun daha dramatik yapmış, gelişi 15 metre öteden belli etmiş kendini.
Elbise kötü mücevherler güzel.
Herkesin bayıldığı insanlar kategorisindeki en üst sıralardaki ama renkli göz hariç pek başka bir farklılığı olmayan insanlardan. Met Gala için fazla varoş fazla flip flop tarzlı ama işte herkesin bir alıcısı var şu dünyada. Givenchy Haute Couture de nerede o kırmızı elbise nerede bu? Bu işte derili merili Adriana Lima'nın çapına en uygun halde en haute couture 'e dönüştürebilmiş hali. Zarafet ve coolluk brezilyalı mankenler için fazla iddialı sıfatlar. Gisele hariç, o da alman zaten.

Artık fashionista halleri bıraksa da rahatlasak dedirten Sarah Jessica Parker ve Oscar de la Renta kıyafeti ve şahane safran sarısı saten ayakkabıları. Elbise evet tam baloluk tek kelimeyle şahane (arkasındaki şekiller hariç) ama o safran sarısı saten ayakkabılar muhteşem. Renk de keza öyle.


Ergenler eğlencede. Yani bu dil olayını anladık da aynı hareket iki yapılmıyor yapıldıkça sıkıcı ve gülünç oluyor. Hani bir toplantıyı iki terk etmek gibi. Bir kere yapınca ilgi uyandırıyor şahsiyet katıyor da her seferinde alışkanlık olunca gülünç işte...Herkes gülüyor dalga geçiyor. Ergen işte. Ergen Power. Ergen cehaletinden de ergen hareketlerinden de o kadar ama o kadar sıkıldım ki...Bir büyüseler de rahatlasak...
 
Dore giyip ucuz olmamak zor iş. Burda da pörtlemiş. Custom Altuzzarra. Elbise güzel de kızda olmamış. Kart durmuş.
İşte bu olmuş! Gossip Girl'deki kız Pucci elbise içerisinde gecenin en güzellerinden. Saçı elbisesi takıları makyajı.
Vik vik kedi sesli ve gıcık Vanessa Paradis'ten ayrılmak da yaramadı hep aynı işte Johnny Depp ve şatosunda depresyonu ile oturan adam hali. Offf...Ama yaşlanmıyor da o da ilginç mumyalanmış gibi.

Her ikisi ile de işim olmaz. Elbise hem Lanvin hem de Kim Kardashian için fazla asil görünümlü de her şeyden öte o bacağın açılabilmesi için ince olmak lazım da bebeğim olmamış o iş.
Gençler yaşlılar milfler cougarlar ve tabii hipsterlar bir arada ama elektrik sanki yüklü gibi. En soldaki Reese Witherspoon Stella McCartney giymiş de nedense olmamış yüzü de gergin "bu gençlerin yanında durmamalıydım" gibi. Stella McCartney ise kendi elbisesi içerisinde gayet genç gayet cool gayet güzel çıkmış. Yanındaki incecik ötesi Kate bilmem ne ise söndükçe sönmüş. Gelelim parlayanlara, it girl Cara bilmemne ve Rihanna. Ama Rihanna'dan öte göğüsleri desek...Benlik değil fazla askısız sütyensiz fazla göze sokan cinsten. Ama işte ergen vs milf hahahaha..Bu resmin olayı budur.

Güzel ergenlerden güzel TopShop elbiseler. Mavi tek kelimeyle müthiş, sarının da rengi güzel ama modeli idare eder.

"Hah işte ergen power still goes on... Oley sütyen takmadım çok çılgınım, kulak kıkırdağımı deldirdim iyice çılgınım..."
Bu da gecenin tuvalet resmi. Metropolitan Müzesi tuvaletinin içindeki tuvaletler ile biter gider very very late cuma eğlencesi.

Friday, May 9, 2014

Bugüne özel

Bugüne özel. Bana özel. Herhalde son iki yılda hissettiğim her türlü mutluluk, heyecan, dans, coşku, keyif, müzik, paylaşım, hissiyat anılarının olduğu bir medley bu. Doğumgünü medley'si. Get Lucky var, Another Star var, hatta Freak Out var hepsi medley olmuş gidiyor, doğumgünü gününü şenlendiriyor. Evet manasız bir yağmur var şehirde de hiç ilgilenmiyorum. Ruhuma yağmasın. Muzo'nun  az önce telefonda dediği gibi "öpücükler şelale" . Bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. Devam etsin!

Monday, May 5, 2014

Motto

"Being happy is a very personal thing—and it really has nothing to do with anyone else."

Gerçekten de öyle! O halde diğerlerine basta

Sunday, May 4, 2014

( Late ) Cuma eğlencesi # 4

Başlık "late" cuma eğlencesi olunca demek ki kendiliğinden de bir late hadisesi ya da gerekli/ gereksiz hadisesi doğuyormuş, bir şekilde kendi doğruluğunu da sergilemiş oluyormuş. Gerçekten de ortaya çıkanları görünce keşke olmasaymış, giyilmeseymiş, yazılmasaymış da olurmuş denilen kılıklar, elbiseler de var da işte insanoğlu engelleyemiyor ifade etme arzusunu... 

Renk güzel, kız fena değil, elbise aslında hiç ama hiç kötü değil de bir şekilde olmamış işte. Hani kimyası uymayan tipler veya mükemmel olduğu tahmin edilen karışımlar vardır, onlar gibi bir şey. Hele o minik pleksi Chanel çanta ve kırmızı ayakkabı ... Daha 2.ciliği bile garantileyememiş o takımın renkleri (yarılarak gülüyorum tabii ama whatever. nasıl olsa şampiyon olmuşuz körlerle sağırların birbirini ağırladığı ligde)
  
Cidden yorumsuzum. Tamam, soldaki manken sağdaki herhalde öyledir de of yani. İkisi de birbirinden sıkıcı. Birbirine benzeyen sıradan ama pahalı kıyafetleriyle de o çirkin ayakkabılarıyla da demekle yetinecektim ki... o kool veya muzır olduğunda şahane olan ama buradakinde irite edici olan o dil çıkarmayı görünce hepsinden toptan vazgeçtim. Hepsini toplasan ortadaki adam da dahil bir tane insanoğlu etmez. O kadar kötü

Jude Law 'ın çocuklarının annesi, pre-Sienna Miller öncesi nisbeten saçlı günlerinin insanı, Sadie Frost. İngiliz magazin dünyası için önemli isimlerden de ne yapar ne eder bir fikrim yok, galiba o da oyuncu-tasarımcı. Ama her şeyden öte Kate Moss'un yakın arkadaşı. Zaten Kate Moss'un Top Shop koleksiyonunun açılışı için gelmiş, güzel de gelmiş. Zaten öyle istisnai bir güzel veya çekiciliğe bir kadın değil ama kendine has bir tarzı bir cazibesi var. # 8'in tabiriyle kullanma günü çoktan geçmiş ama hayat devam ediyor. Herkes için bir gün kullanma tarihin geçtiği gün olduğundan böyle şeylere takılmak çok da anlamlı değil. Günün sonunda herkes kazansın, every 1 is a winner olsun, iyi olsun. Elbisesi gayet güzel, rengi, modeli her şekilde olmuş. Belki boyu biraz fazla olsun etekleri yani de, "amannn" deyip geçiyoruz.

Normalde kendisini ve tarzını çok beğensem de Elisa Sednoui burada fazla sıradan. Bilmem, fazla Hollywood olmuş. Sıradan Los Angeles brunette'leri gibi olmuş.

 Gerçekten de yazdıkça keşke yazmasaydım diye düşünüyorum. Aylar sonra ilk defa içimden Cuma Eğlencesi'ni yazmak gelmiş, olan bitene bak! Ne güzel insan var, ne de güzel kıyafetler. Her şey "ortalamalar içerisinde beyond". Gerzek tabir ile "beyond" ama ortalamalar içerisinde. En kötüsü ! 

Bizim için -yani artık cougar, milf, sugar daddy kıvamına gelmiş nesil için - kendisi Hayat Ağacı'ndaki Sam ve gerçek ismi hala muamma. Ama hala gayet güzel bir insan. Doğal sarışın olmasa da sarışınlığın çok ama çok doğal durduğu, açık saçtan çok toplu saçın yakıştığı güzel kadınlardan. Duru gibi gözüken güzellerden, Peace yapmış, Victory yapmış, artık ne yaptıysa o da olmuş.
Hah işte, hala yırtınanlar ekibi. Heidi Klum zaten ne güzel ne de çekici olmayıp bir  Alman azminin sonucu yarattığı kariyeri ile bir isim haline gelmiş olup, Seal'den sonra hala "ne kadar şahane bir vücudum var iddiası ile ortalıklarda gülünç olabiliyor. E olmuyor haliyle. Mesela kendisi doğal sarışın olmayıp bir de üstüne yapay sarışınlığın en kötü durduğu insanlardan. Ama sarışınlık öncesi brunette hallerinden çok daha iyidir, orası kesin. Ve tabii soldaki Brezilyalı Alessandra bir şey olan Victoria's Secret mankeninden daha hoş duruyor orası kesin. Ama onunkisi de başka bir şey ama yazamayacağım o kadar sıradan.

Soldakinin elbisesi sağdakinin kendisi güzel. Elbette o soldaki elbise NY'taki bir balo filan dışında giyilebilecek gibi değil de gayet şahane kabarık kollu tüylü bir şey. Sağdaki kızın da elbisesi bir o kadar güzel sayılsa da kendisi daha dikkat çekici. Belki beyazlığı belki duruşu. Belki de yokluktan.

 Evet, fazla bebek yüzlü, çocuk ifadeli, fazla sarışın Barbie görünüşlü ama hem doğal hem de doğal bir çekiciliğe sahip kızlardan. Ama asıl bluzunun rengi çok şahane. Nedense böyle bir pembeye zaafım var. Kumaş da tafta gibi, şantuk gibi. Zaten bluzdur bu resmin koyulma sebebi.
En soldaki hariç ingiliz mankenleri sahnede...Bugünün It-girl'i Cara, çoktan unutulmuş gitmiş Ex-it-girl Sienna Miller, forever trouble Naomi Campbell ve forever Kate Moss. Galiba her daim forever kalacak olan Kate Moss görünüyor. Neden olmasın ki? Her türlü badireyi atlattı, PR çalışmalarını gayet kool vaziyette idare etti. O yüzden asıl "benden sonra tufan" diyebilen insan Kate Moss'tur. O halde big up!

 Sağdakinin saçları ve elbisesi soldakinin de köprücük kemikleri...
Hollywood da kendisinden sıkılmış da patlamış farkında değil resmen. Tom Cruise'un eski karısı Scientology'den kurtulup da adamı atınca zaten sıradan olan yaşam tarzına geri dönmüş gibi. Katie Holmes elbette çirkin filan elbette değil de bir fatal attraction durumu da yok hani. Yanındaki Mrs. Justin Timberlake ki bence gayet olmuş bir insan kendisi, o da başka bir olsa da olur olmasa da olur kadınlardan. Adını hep unutuyorum ama tipini pek değil. O da hiç mi hiç çirkin değil. Aksine buradakinden daha güzel halleri mevcut da buradaki bu kadife elbise ve kolları ile kadife perdeye sarılı boksör kollu kadın yapmış, yaşlı göstermiş. Öbürünü ise zaten geçtim, sarışında kırmızı ruj güzel bir olay değil bunu söyleyip giderim. 
Galiba-sağdaki- Ip Man'de oynayan kadın ama o değilse bile çok güzel bir kadın. Dantel zerre sevmem her iki elbise de dantelin olabilecek en güzel hallerini göstermiş. Ama nefti yeşil içerisindeki kadın cidden çok güzel bir kadın.
Nihayet yavaş yavaş açılıyoruz, late bloomer'lara geliyoruz... Kimmiş ne giymiş bilmem de elbisesi de kendisi de şahane olduğu gibi kafasına taktığı taçtan istiyorum ve her gün sokağa böyle çıkmak istiyorum.
Cidden late bloomer vaziyette ilerliyor ilerledikçe güzelliklerle karşılaşıyoruz. Elbisenin Fendi elbiseyi taşıyanın da Fendi ailesine mensup olduğunu tahmin ediyorum. Elbise şahane. Bu kadar basit kesimli olup bu kadar klas ve ayrı bir tarzı yakalayabilmek herhalde basitliğin gücünde. Orkidenin güzelliği, bilekteki altın (renkli) bilezikler ve o yeşil çanta. Kız da olmuş, tamamdır.
Özelliği olduğu için değil sadece Karl ve Naomi diye koydum. Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok. Yani her şey olması ya da beklendiği gibi, kusursuz tarzlar, kusursuz gülümsemeyen ile kusursuz poz verenin pozu. Ne denir ki?
Blogger'ların dünyayı yönettiğinin göstergesi isimlerden. Soldaki Man Repeller isimli blogun sahibi yanındaki de kocası diye tahmin ediyorum. Üzerindeki fazla çiçekli böcekli, bileğindeki ve boynundaki tasmalar kendisi için fazla iddialı ama gece onun gecesi, çirkin mirkin şansı yakalamış devam ediyor. Daha ne? En güzeli.
Of yazamayacağım kadar zorlama bir kare. Rodarte kardeşler ve bir NY insanı. Gözlük takınca daha bir intello olmuş ama zorlama da olmuş. Rodarte'ların suratsızlığını ise cidden geçiyorum. Görüntü gerçekten de Amerika'nın Midwest'inde bir yerlerde kimsenin gitmediği bir barda elinde her an tüfek ile çıkıp milleti vuracak film insanı klişeleri gibi.
Soldakinin çirkin pembe saçını ise late bloomer'lığına değil de late ergenliğine veriyorum. Ama onun dışında yanınkinin pembe elbisesi şahane. Diğerleri de işte olur yokluktan olma kontejanı gibi, Mustafa Sarıgül'e verilen oylar gibi.
Güzel bir kız bu, Hillary bir şey. Vogue'da bir ara sıklıkla yer alıyordu. Elbisesi eteği neyse güzel. Saçları da toplu hoş. Bir tek ayakkabılar biraz garip de belki buradan böyledir. Tabii bizde bu eteği böyle giyip sokağa çıkmak biraz zorlu olsa da oralarda rahat olsa gerek.


Oyuncu galiba da bu sevimli küçük kız kıvırcık saçlı şirin ifade biraz yorucu sanki. Ayrıca bakarken benim kafam yoruldu yana doğru bakmaktan. Bilmiyorum elbise de kötü üstündeki de eldeki çanta da. Bu gidişle böyle bitecek galiba.
İşte hem sarışın hem beyaz tenli olup da bu rengi giymemenin en güzel örneği. Farkedilmiyor bile. Duvarla aynı renk gibi resmen. Yazıp yazıp hiçbir şey yazmamak böyle olsa gerek. Gitmek gerek demek ki. Bu da var hayatta.